Ninho – La maison que je voulais Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Ani On The Track
– Ani Yolda

Caché dans un 4×4 noir, black, amateur d’olives (que du bon doré, ouais)
– Siyah bir 4×4, siyah, zeytin sevgilisinde saklı (bu iyi altın, evet)
Il faut la maille-aille-aille-aille, il faut les reins solides (pour décoller, ouais)
– Mesh-go-go-go’yu alır, güçlü böbrekleri alır (çıkarmak için, evet)
Ils veulent tter-gra, ces fils de putes, ils sont ches-lou (j’vais les allumer, ouais)
– Tter-gra’yı istiyorlar, bu orospu çocukları, onlar ches-lou (onları açacağım, evet)
Hey
– Hey

Caché dans un 4×4 noir, black, amateur d’olives (que du bon doré, ouais)
– Siyah bir 4×4, siyah, zeytin sevgilisinde saklı (bu iyi altın, evet)
Il faut la maille-aille-aille-aille, il faut les reins solides (pour décoller, ouais)
– Mesh-go-go-go’yu alır, güçlü böbrekleri alır (çıkarmak için, evet)
Ils veulent tter-gra, ces fils de putes, ils sont ches-lou (j’vais les allumer, ouais)
– Tter-gra’yı istiyorlar, bu orospu çocukları, onlar ches-lou (onları açacağım, evet)
Si on est d’bonne humeur, on visе les genoux
– Eğer keyfimiz yerindeyse dizlerimizi hedef alırız.
On connaît l’vice, on connaît l’vicе, on connaît l’me-ga (on connaît l’game, ouais)
– Ahlaksızlığı biliyoruz, ahlaksızlığı biliyoruz, me-ga’yı biliyoruz (oyunu biliyoruz, evet)
Dans la pocket, j’en ai beaucoup, donc elle veut mougou (elle veut qu’ça ken)
– Cebimde bir sürü var, bu yüzden mougou’yu istiyor (ken’i istiyor)
On a trafiqué tôt, igo, on a même baisé tôt (ouais)
– Erken doktorluk yaptık, ıgo, hatta erken sikiştik (evet)
Concentrer sur les pesetas, trop souvent dans un sale état (bah ouais)
– Kirli bir durumda çok sık pesetalara odaklanın (evet)

J’suis passé des photos d’bédo aux photos sur l’bigo (bigo, ouais)
– Bedo fotoğraflarından bigo’daki fotoğraflara gittim (bigo, evet)
J’suis passé des photos d’bédo aux photos sur l’bigo
– Bedo’nun fotoğraflarından bigo’daki fotoğraflara geçtim.
Ils-ils voulaient m’caner dans l’désert, j’suis revenu en buggy (hum)
– Beni çöle park etmek istediler, arabamla geri döndüm.
A-armé comme l’URSS, ah, ils ont bugué
– A-SSCB gibi silahlı, ah, dinlediler

L’enveloppe est si grosse, j’les oublie, ils sont bizarres
– Zarf o kadar büyük ki, onları unutuyorum, tuhaflar.
T’as les cartouches, j’ai le pe-pom, j’peux te crosser et toi, tu peux pas
– Sende kartuşlar var, bende pe-pom var, seni ve seni geçebilirim, yapamazsın
Et Dieu merci, j’ai le wari pour té-ache la maison que je voulais
– Ve şükürler olsun ki, istediğim evi satın almak için wari’m var.
(La baraque que je voulais, la baraque que je voulais, eh)
– (İstediğim kulübe, istediğim kulübe, eh)
Et aussi, la voiture que je voulais
– Ve ayrıca, istediğim araba
Ils promettent la luna, eux même, ils sont jamais aller
– Luna’ya söz veriyorlar, kendileri asla vermeyecekler.
Comment veux-tu qu’je les suivent?
– Onları nasıl takip etmemi istiyorsun?
Ils l’ont même pas vu, mais ils font que d’en parler (bla, bla, bla)
– Görmediler bile, ama sadece bunun hakkında konuşuyorlar (falan filan)
Ils promettent la luna, eux même, ils sont jamais aller
– Luna’ya söz veriyorlar, kendileri asla vermeyecekler.
Comment veux-tu qu’je les suivent?
– Onları nasıl takip etmemi istiyorsun?
Ils l’ont même pas vu, mais ils font que d’en parler (bla, bla, bla)
– Görmediler bile, ama sadece bunun hakkında konuşuyorlar (falan filan)

Des frérots qui rentrent, des frérots qui sortent, bref, la routine
– Kardeşler içeri giriyor, kardeşler dışarı çıkıyor, kısacası rutin
Ce n’est pas de la gomme qui sort de nos canons, on connaît nos outils (pah, pah, pah, pah)
– Silahlarımızdan çıkan sakız değil, aletlerimizi biliyoruz (pah, pah, pah, pah)
T’as l’air hésitant, mon reuf (mon reuf), ici, on parle pas deux langues (oh)
– Tereddütlü görünüyorsun, reuf’um (reuf’um), burada iki dil konuşmuyoruz (oh)
C’est la Champions League (oh), survêtement Nike et TN sur deux-temps (ring)
– Şampiyonlar Ligi (oh), Nike eşofman takımı ve iki vuruşlu TN (ring)
Et fallait être précis que faire après cette hum (ah), très, très mauvaise impression
– Ve bu uğultudan sonra ne yapılması gerektiği konusunda kesin olmak gerekiyordu (ah), çok, çok kötü izlenim
Cocaïne, presse, 3h du mat’, j’fume un pilon, 3h après, j’ai la pression
– Kokain, basın, sabah 3’te, baget içiyorum, saat 3’ten sonra, baskım var.
Y a les bleus en bas, belek, sa ter-sau du balcon (ah), j’en ai assez pour la vale-ca (ah)
– Aşağıda maviler var, belek, ter-sau balkonu (ah), vale-ca için yeterince var (ah)
J’me bats plus avec les bâtons, le T-Max fait des dérapages
– Sopalarla, T-Max kızaklarıyla daha çok savaşırım.
Demande aux ennemies si tu nous crois pas, bae, hey
– Bize inanmıyorsan düşmanlara sor, bae, hey

Caché dans un 4×4 noir, black, amateur d’olives (que du bon doré, ouais)
– Siyah bir 4×4, siyah, zeytin sevgilisinde saklı (bu iyi altın, evet)
Il faut la maille-ailles-ailles-ailles, il faut les reins solides (pour décoller, ouais)
– Mesh-go-go-go-go’yu alır, güçlü böbrekleri alır (çıkarmak için, evet)
Ils veulent tter-gra, ces fils de putes, ils sont ches-lou (j’vais les allumer, ouais)
– Tter-gra’yı istiyorlar, bu orospu çocukları, onlar ches-lou (onları açacağım, evet)
Si on est d’bonne humeur, on vise les genoux
– Eğer keyfimiz yerindeyse dizlerimizi hedef alırız.
On connaît l’vice, on connaît l’vice, on connaît l’me-ga (on connaît l’game, ouais)
– Ahlaksızlığı biliyoruz, ahlaksızlığı biliyoruz, me-ga’yı biliyoruz (oyunu biliyoruz, evet)
Dans la pocket, j’en ai beaucoup, donc elle veut mougou (elle veut qu’ça ken)
– Cebimde bir sürü var, bu yüzden mougou’yu istiyor (ken’i istiyor)
On a trafiqué tôt, igo, on a même baisé tôt
– Erken doktorluk yaptık, ıgo, erken sikiştik bile
Concentré sur les pesetas (hey), trop souvent dans un sale état (binks, binks)
– Pesetalara odaklanmış (hey), çok sık kirli bir durumda (binks, binks)

J’suis passé des photos d’bédo aux photos sur l’bigo (bigo, ouais)
– Bedo fotoğraflarından bigo’daki fotoğraflara gittim (bigo, evet)
J’suis passé des photos d’bédo aux photos sur l’bigo
– Bedo’nun fotoğraflarından bigo’daki fotoğraflara geçtim.
Ils-ils voulaient m’caner dans l’désert, j’suis revenu en buggy (hum)
– Beni çöle park etmek istediler, arabamla geri döndüm.
A-armé comme l’URSS, ah, ils ont bugué
– A-SSCB gibi silahlı, ah, dinlediler

L’enveloppe est si grosse, j’les oublie, ils sont bizarres
– Zarf o kadar büyük ki, onları unutuyorum, tuhaflar.
T’as les cartouches, j’ai le pe-pom, j’peux te crosser et toi, tu peux pas
– Sende kartuşlar var, bende pe-pom var, seni ve seni geçebilirim, yapamazsın
Et Dieu merci, j’ai le wari pour té-ache la maison que je voulais
– Ve şükürler olsun ki, istediğim evi satın almak için wari’m var.
(La barque que je voulais, la barque que je voulais, eh)
– (İstediğim tekne, istediğim tekne, eh)
Et aussi, la voiture que je voulais
– Ve ayrıca, istediğim araba
Ils promettent la luna, eux même, ils sont jamais aller
– Luna’ya söz veriyorlar, kendileri asla vermeyecekler.
Comment veux-tu qu’je les suivent?
– Onları nasıl takip etmemi istiyorsun?
Ils l’ont même pas vu, mais ils font que d’en parler (bla, bla, bla)
– Görmediler bile, ama sadece bunun hakkında konuşuyorlar (falan filan)
Ils promettent la Luna, eux même, ils sont jamais aller
– Luna’ya söz veriyorlar, kendileri asla vermeyecekler.
Comment veux-tu qu’je les suivent?
– Onları nasıl takip etmemi istiyorsun?
Ils l’ont même pas vu, mais ils font que d’en parler (bla, bla, bla)
– Görmediler bile, ama sadece bunun hakkında konuşuyorlar (falan filan)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın