Olivia O’Brien – Complicated İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Chill out, what you yelling for?
– Sakin ol, neden bağırıyorsun?
Lay back, it’s all been done before
– Düşüncelerini duymalı tüm hayallerini görmeli
And if you could only let it be
– Ve eğer sadece izin verebilirsen
You will see
– Göreceksin

I like you the way you are
– Seni olduğun gibi seviyorum
When we’re drivin’ in your car
– Senin arabana binerken
And you’re talking to me one on one
– Ve sen benimle bire bir konuşuyorsun.
But you’ve become
– Ama sen oldun

Somebody else ’round everyone else
– Herkesin etrafında başka biri var.
Watching your back like you can’t relax
– Rahatlayamıyormuş gibi arkanı kolla.
You’re tryin’ to be cool
– Cool olmaya çalıştığını’
You look like a fool to me
– Bana aptal gibi görünüyorsun.
Tell me
– Söyle bana

Why’d you have to go and make things so complicated?
– Neden gidip işleri bu kadar karmaşık hale getirdin?
I see the way you’re
– Seni görüyorum
Acting like you’re somebody else, gets me frustrated
– Başka biri gibi davranmaya hüsrana uğruyorum bana
Life’s like this you
– Hayat bazen oyun gibi …
You fall and you crawl and you break and you take
– Düşüyorsun ve sürünüyorsun ve kırılıyorsun ve alıyorsun
What you get and you turn it into
– Ne elde edersiniz ve onu dönüştürürsünüz
Honesty, you promised me I’m never gonna find you fake it
– Dürüst olmak gerekirse, seni asla sahte bulamayacağıma söz vermiştin.

No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır

You come over unannounced
– Gel bul beni
Dressed up like you’re somethin’ else
– Başka bir şeymişsin gibi giyinmiş.
Where you are ain’t where it’s at you see, you’re making me
– Nerede olduğun, nerede olduğu değil, görüyorsun, beni zorluyorsun

Laugh out when you strike your pose
– Eğer poz grev zaman gülmek
Take off all your preppy clothes
– Tüm Tiki elbiselerini çıkar
You know, you’re not fooling anyone
– Biliyorsun, kimseyi kandıramazsın
When you become
– Olduğunuzda

Somebody else ’round everyone else
– Herkesin etrafında başka biri var.
Watchin’ your back like you can’t relax
– Sanki rahatlayamıyormuşsun gibi arkanı kolla.
You’re tryin’ to be cool
– Cool olmaya çalıştığını’
You look like a fool to me
– Bana aptal gibi görünüyorsun.
Tell me
– Söyle bana

Why do you have to go and make things so complicated?
– Neden gidip işleri bu kadar karmaşık hale getiriyorsun?
I see the way you’re
– Seni görüyorum
Acting like you’re somebody else, gets me frustrated
– Başka biri gibi davranmaya hüsrana uğruyorum bana
Life’s like this you
– Hayat bazen oyun gibi …
You fall and you crawl and you break and you take
– Düşüyorsun ve sürünüyorsun ve kırılıyorsun ve alıyorsun
What you get and you turn it into
– Ne elde edersiniz ve onu dönüştürürsünüz
Honesty, you promised me, I’m never gonna find you fake it
– Dürüstlük, bana söz vermiştin, ben sadece sana aptalca bir aşkla bağlı bir kızım

No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır
No, no no
– Hayır, hayır, hayır

No, no no
– Hayır, hayır, hayır
No, no no
– Hayır, hayır, hayır
No, no no
– Hayır, hayır, hayır
No, no, no
– Hayır, hayır, hayır




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın