365 and 7 days a week
– 365 ve 7 gün bir hafta
생각나 하루도 빠짐없이, yeah
– Bir gün bekleyemem, Evet.
너와 나, 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben, fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you
– Seni düşünüyorum
365 and 7 days a week (gee)
– 365 ve 7 gün bir hafta (gee)
생각나 하루도 빠짐없이, yeah
– Bir gün bekleyemem, Evet.
너와 나, 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben, fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you
– Seni düşünüyorum
맘이 떨려 어디 하나 고장 난 듯이 (brr)
– Kalbimin titrediği kırık biri gibi (brr)
함께 있으면 시간은 도망가듯이 (geez)
– Eğer birlikteyseniz, zaman kaçar (Tanrım)
빠르게 없어져, yeah, I be like, “What’s going on?” Yeah
– Hızlı bir şekilde gitti, Evet, ” neler oluyor?” Evet
비싼 시계를 손목에, 감아도 이건 못 멈춰
– Bileğinize pahalı bir saat takarsanız, onu durduramazsınız.
I’ll call you up (brr), give me the addy
– Seni arayacağım (brr), bana addy’yi ver
어디쯤인지? 금방 나와 있어 (우)
– Neredesin? Bir dakika içinde gidiyorum.)
널 곧 태우고 갈게 어디든, 아주 먼 거리든, yeah
– Yakında seni alırım, nereye gidersen git, çok uzak bir mesafeden, Evet.
We can go about anywhere you wanna (wanna)
– İstediğin yere gidebiliriz (ister misin)
네 왼손 내 오른손에 걸어 (whoa)
– Sol elin sağ elimde yürüyor (whoa)
Baby, let’s not waste time
– Bebeğim, zaman kaybetmeyelim
Just don’t beat around the bush
– Sadece çalıların etrafında dövmeyin
And tell me that you’re mine
– Ve bana benim olduğunu söyle
바삐 흘러가는 시간 뒤에 숨지마 (because)
– Yoğun saatlerin arkasına saklanmayın (çünkü)
너무 아까우니까 (yeah)
– O kadar da kötü değil. evet.)
처음부터 세줄 게
– Sana en baştan üç tane vereceğim.
I’m counting starting now and it’s…
– Şu andan itibaren sayıyorum ve öyle…
365 and 7 days a week
– 365 ve 7 gün bir hafta
생각나 하루도 빠짐없이, yeah
– Bir gün bekleyemem, Evet.
너와 나 (yeah), 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben (Evet), fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you
– Seni düşünüyorum
365 and 7 days a week (gee)
– 365 ve 7 gün bir hafta (gee)
생각나 하루도 빠짐없이, yeah
– Bir gün bekleyemem, Evet.
너와 나, 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben, fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you
– Seni düşünüyorum
Boy like doin’ like (like)
– Çocuk gibi yapmak gibi (gibi)
Everything like I do
– Benim gibi her şey
Yeah, you 너도 알잖아
– Evet, sen, bilirsin.
나 이런 거에 약한 거
– Bu konuda zayıfım.
아침부터 밤까지
– Sabahtan akşama kadar
You make me feel like Ari
– Beni Ari gibi hissettiriyorsun.
기억나 when I first saw you
– Hatırlıyor musun ilk gördüğümde seni
And laughed, 히히히히히
– Ve güldü, hihhhhh
오늘도 고마워 thanks
– Bugün sağ ol, sağ ol.
들어가, 지금 12시 땡, 우
– İçeri gir, şimdi 12: 00 ding, Wu
Hey Mr. Nerdy, 지금 어디?
– Bay Nerdy, şimdi nerede?
Stop with the countin’ (countin’)
– Bu saymaya (saymaya bırak )
난 너가 궁금해, 네가 궁금해
– Seni merak ediyorum, seni merak ediyorum
So let’s stop playin’ games
– Bu yüzden oyun oynamayı bırakalım
Baby, let’s not waste time
– Bebeğim, zaman kaybetmeyelim
Just don’t beat around the bush
– Sadece çalıların etrafında dövmeyin
And tell me that you’re mine
– Ve bana benim olduğunu söyle
바삐 흘러가는 시간 뒤에 숨지마
– Yoğun saatlerin arkasına saklanma.
너무 아까우니까
– O kadar da kötü değil.
처음부터 세줄 게
– Sana en baştan üç tane vereceğim.
I’m counting starting now and it’s…
– Şu andan itibaren sayıyorum ve öyle…
3 (우) 65 and 7 days a week (gee)
– 3 (sağda) 65 ve haftada 7 gün (gee)
생각나 하루도 빠짐없이, yeah (sing it)
– Bir günden fazla değil, Evet (şarkı söyle)
너와 나 (너와 나), 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben (sen ve ben), fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you (I’m thinking about you)
– Seni düşünüyorum (seni düşünüyorum)
3 (true) 65 and 7 days a week (7 days a week)
– 3 (doğru) 65 ve 7 gün bir hafta (7 gün bir hafta)
생각나 하루도 빠짐없이, yeah (yeah)
– Bir günden fazla değil, Evet (Evet)
너와 나 (우), 어느새 비슷한 말투
– Sen ve ben (U), fark edilmeden benzer bir ton
I’m thinking about you
– Seni düşünüyorum
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.