Sucker love is heaven sent
– Enayi aşk cennettir
You pucker up, our passion’s spent
– Sen büzüşüyorsun, tutkumuz tükendi
My heart’s a tart, your body’s rent
– Kalbim bir fahişe, vücudun kirası
My body’s broken, yours is bent
– Vücudum kırıldı, seninki bükülmüş.
Carve your name into my arm
– Adını koluma yaz
Instead of stressed I lie here charmed
– Stresli olmak yerine burada büyülenmiş olarak yatıyorum.
‘Cause there’s nothing else to do
– Çünkü yapacak başka bir şey yok
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Sucker love a box I choose
– Sucker aşk bir kutu ben choose
No other box I choose to use
– Kullanmayı seçtiğim başka bir kutu yok
Another love I would abuse
– Kötüye kullanacağım başka bir aşk
No circumstances could excuse
– Hiçbir koşul mazeret gösteremez
In the shape of things to come
– Gelecek şeyler şeklinde
Too much poison come undone
– Çok fazla zehir geri geldi
‘Cause there’s nothing else to do
– Çünkü yapacak başka bir şey yok
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me, me
– Her ben, ben
Sucker love is known to swing
– Enayi aşk salıncak bilinmektedir
Prone to cling and waste these things
– Bu şeyleri sarılmaya ve boşa harcamaya eğilimli
Pucker up for heaven sake
– Tanrı aşkına büzüş
There’s never been so much at stake
– Hiç bu kadar tehlikede olmamıştı
I serve my head up on a plate
– Bir plaka üzerinde kafam kadar hizmet ettim
It’s only comfort calling late
– Sadece geç aramak teselli
‘Cause there’s nothing else to do
– Çünkü yapacak başka bir şey yok
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me
– Her ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me, me
– Her ben, ben
Like the naked leads the blind
– Tıpkı çıplakların körleri yönlendirmesi gibi.
I know I’m selfish I’m unkind
– Biliyorum bencilim, kabayım.
Sucker love I always find
– Her zaman bulduğum enayi aşkı
Someone to bruise and leave behind
– Çürüyecek ve geride bırakacak biri
All alone in space and time
– Uzayda ve zamanda yapayalnız
There’s nothing here but what here’s mine
– Burada benim olandan başka bir şey yok.
Something borrowed, something blue
– Ödünç alınmış bir şey, mavi bir şey
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me
– Her ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me, me
– Her ben, ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me
– Her ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me, me
– Her ben, ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me
– Her ben
Every me and every you
– Her ben ve her sen
Every me, me
– Her ben, ben
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.