La mia migliore amica è una 66
– En iyi arkadaşım 66 yaşında
Mi aiuta a non ricordare i suoi nei
– Onun benlerini hatırlamamamda bana yardımcı oluyor.
Ma io in Barceloneta ci ritornerei
– Ama Barceloneta’ya dönerdim.
Per farti conoscere gli amici miei
– Seni arkadaşlarımla tanıştırmak için
Noi due quando viaggiavamo e guardavamo gli altri
– İkimiz seyahat ederken ve birbirimize bakarken
Un po’ troppo introversi per parlarci
– Konuşmak için biraz fazla içe dönük
E forse ora vuoi farmi una faccia di schiaffi, io vorrei farti
– Ve belki şimdi bana tokat atmak istiyorsun, seni yapmak istiyorum
E forse il cielo è solo il tetto di qualcosa di più grande di una stanza
– Belki de gökyüzü bir odadan daha büyük bir şeyin çatısıdır.
E se mi tengo ancora dentro ciò che provo esplodo, quindi, Marco, basta
– Ve eğer hala patladığımı hissettiğim şeyin içinde kalırsam, o zaman Marco, yeter
Dille che la ami, dille che la vuoi qui adesso
– Onu sevdiğini söyle, onu şimdi burada istediğini söyle.
Dille che se ci crolla il mondo addosso non ci ammazza
– Söyle ona, eğer dünya üzerimize çökerse bizi öldürmez
Anche se ogni volta che stai per chiamarla
– Her seferinde onu arayacak olsan bile
Per come stai dovrebbero chiamare un’ambulanza
– Nasılsın ambulans çağırsınlar
Ed ho visto un angelo con gli occhi scuri
– Ve karanlık gözlü bir melek gördüm
Ed i capelli più corti del fiato
– Ve Nefesten daha kısa saçlar
Ho letto frasi d’amore sui muri
– Duvarlarda aşk cümleleri okurum.
Erano tutte con verbi al passato
– Hepsi geçmiş zamanda fiillerle birlikteydi
Tu vedi nero quando hai gli occhi chiusi
– Gözlerin kapalıyken siyahı görüyorsun.
Io vedo noi distesi sopra a un prato
– Bizi çimenlerin üzerinde yatarken görüyorum.
Ho scritto frasi d’amore sui muri
– Duvarlara aşk cümleleri yazdım
Ed il mio nome adesso è cancellato
– Ve şimdi benim adım silindi
La Rambla sui tuoi occhi, contiamo poli opposti
– La Rambla gözlerinde, karşıt kutupları sayıyoruz
Due uomini si baciano sopra ad un prato ed è così normale
– İki adam çimlerin üzerinde öpüşüyor ve bu çok normal
Pensa che bello vivere senza più odiare
– Artık nefret etmeden yaşamak güzel mi sence?
Pappagalli volano, sento il sole nelle ossa
– Papağanlar uçuyor, güneşi iliklerimde hissediyorum
E penso che ‘sta vita non mi fa più male
– Ve bence ‘ bu hayat artık bana zarar vermiyor
Ma in fondo sono solo pelle e ossa
– Ama derinlerde sadece deri ve kemikler var
E sono un passeggero, quindi dovrò tornare
– Ve bir yolcuyum, bu nedenle gelip geri alacağım
Roma mia quanto mi manchi, per me tu sei così
– Benim Roma’m seni ne kadar özlüyorum, benim için sen çok
Il cielo, l’amore, l’estate, i tuoi sorrisi
– Gökyüzü, Aşk, Yaz, gülüşlerin
Qualcuno ti odia, e lo senti, ti fa male
– Birisi senden nefret ediyor ve sen bunu hissediyorsun, seni incitiyor
Ma sei abituata al domani, sei fatta per restare
– Ama yarına alışkınsın, kalmak için yaratılmışsın.
Per quanti treni ho preso, per quanta pioggia ho visto
– Kaç trene bindiğim için, ne kadar yağmur gördüğüm için
Tu sei il mio sole, la mia vita, tutto ciò che ottengo
– Sen benim güneşimsin, hayatım, aldığım her şeysin.
Per quanto lontano io un giorno possa andare
– Bir gün gidebildiğim kadarıyla
Tu sarai per sempre casa, e una casa rimani
– Sonsuza dek evde olacaksın ve bir yuva olarak kalacaksın
Ed ho visto un angelo con gli occhi scuri
– Ve karanlık gözlü bir melek gördüm
Ed i capelli più corti del fiato
– Ve Nefesten daha kısa saçlar
Ho letto frasi d’amore sui muri
– Duvarlarda aşk cümleleri okurum.
Erano tutti con verbi al passato
– Hepsi geçmiş zamanda fiillerle birlikteydi
Tu vedi nero quando hai gli occhi chiusi
– Gözlerin kapalıyken siyahı görüyorsun.
Io vedo noi distesi sopra un prato
– Bizi bir çayırda yatarken görüyorum.
Ho scritto frasi d’amore sui muri
– Duvarlara aşk cümleleri yazdım
Ed il mio nome adesso è cancellato
– Ve şimdi benim adım silindi
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.