You say you love me
– Beni sevdiğini söylüyorsun
And I hardly know your name
– Ve adını çok az biliyorum
And if I say I love you in the candle light
– Ve eğer seni mum ışığında sevdiğimi söylersem
There’s no one but myself to blame
– Suçlanacak benden başka kimse yok
But there’s something inside
– Ama içinde bir şey var.
That’s turning my mind away
– Bu aklımı başka yöne çeviriyor.
Oh, how I could love you
– Oh, seni nasıl sevebilirim
If I could let you stay
– Kalmana izin verebilseydim
It’s late when I’m bleeding deep inside
– Geç oldu içim kanarken
It’s late, ooh, is it just my sickly pride?
– Geç oldu, sadece hastalıklı gururum mu?
Too late, even now the feeling seems to steal away
– Çok geç, şimdi bile duygu çalıyor gibi görünüyor
So late, though I’m crying I can’t help but hear you say
– Çok geç, ağlıyor olmama rağmen yardım edemem ama dediğini duyuyorum.
It’s late, it’s late, it’s late, but not too late
– Geç oldu, geç oldu, geç oldu, ama çok geç değil
The way you love me
– Beni sevme şeklin
Is the sweetest love around
– Etraftaki en tatlı aşk mı
But after all this time
– Ama bunca zamandan sonra
The more I’m trying
– Ne kadar çok denersem
The more I seem to let you down
– Seni hayal kırıklığına uğrattıkça
Yes, baby
– Evet bebeğim.
Now you tell me you’re leaving
– Şimdi bana gideceğini söyle.
And I just can’t believe it’s true
– Ve bunun doğru olduğuna inanamıyorum.
Oh, you know that I can love you
– Seni sevebileceğimi biliyorsun.
Though I know I can’t be true
– Doğru olamayacağımı bilmeme rağmen
Oh, you made me love you
– Oh, beni kendine aşık ettin
Don’t tell me that we’re through
– Bittiğimizi söyleme bana.
It’s late, but it’s driving me so mad
– Geç oldu ama beni çok kızdırıyor.
It’s late, yes, I know but don’t try to tell me that
– Geç oldu, evet, biliyorum ama bana bunu söylemeye çalışma.
It’s too late, save our love you can’t turn out the lights
– Çok geç, aşkımızı kurtar ışıkları söndüremezsin.
So late, I’ve been wrong but I’ll learn to be right
– Çok geç oldu, yanıldım ama haklı olmayı öğreneceğim.
It’s late, it’s late, it’s late, but not too late
– Geç oldu, geç oldu, geç oldu, ama çok geç değil
I’ve been so long
– Çok uzun süredir buradayım
You’ve been so long
– Çok uzun zamandır seni
We’ve been so long tryna work it out
– Uzun zamandır çözmeye çalışıyoruz.
I ain’t got long
– Fazla uzatmayacağım
You ain’t got long
– Ne kadar zamanım yok
We gotta know what this life is all about
– Bu hayatın neyle ilgili olduğunu öğrenmeliyiz.
Tell me
– Söyle bana
Tryna work it out
– Hassas, duygusal ve kırılgan bir çaresini
Ooh, too late, yeah
– Ooh, çok geç, Evet
Too late, much too late
– Çok geç, çok geç
You’re staring at me
– Bana bakıyorsun
With suspicion in your eye
– Gözlerinde şüphe ile
You say, “What game are you playing?”
– Diyorsunuz ki, “Hangi oyunu oynuyorsunuz?”
What’s this that you’re saying?
– Ne diyorsunuz bu nedir?
I know that I can’t reply
– Cevap veremeyeceğimi biliyorum.
If I take you tonight
– Seni bu gece götürürsem
Is it making my life a lie?
– Hayatımı yalan mı yapıyor?
Oh, you make me wonder
– Beni meraklandırıyorsun.
Did I live my life right?
– Hayatımı doğru mu yaşadım?
It’s late, but it’s time to set me free
– Geç oldu ama beni serbest bırakmanın zamanı geldi.
It’s late, ooh, yes, I know but there’s no way it has to be
– Geç oldu, evet, biliyorum ama olması gerekmiyor.
Too late, so, let the fire take our bodies this night
– Çok geç, bu gece ateş vücudumuzu alsın.
So late, let the waters take our guilt in the tide
– Çok geç, sular gelgitte suçluluğumuzu alsın
It’s late, it’s late, it’s late
– Geç oldu, geç oldu, geç oldu
It’s late, it’s late, it’s late, it’s late
– Geç oldu, geç oldu, geç oldu, geç oldu
It’s all too late
– Artık çok geç
Whoa, whoa
– Whoa, Whoa
It’s too late, come on
– Çok geç, hadi
Late too late, oh, yeah
– Geç çok geç, oh, evet
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.