Hurry up and find the one
– Acele et ve onu bul.
Who makes you feel like you’ve become complete
– Seni tamamlanmış gibi hissettiren
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
Feed the kids and wash their clothes
– Çocukları besle ve kıyafetlerini yıka
Be jealous of the life that’s out of reach
– Ulaşılamayan hayatı kıskanmak
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
You’ve never felt that way inclined
– Hiç bu kadar eğilimli hissetmemiştin.
It’s taken all the years to find out
– Öğrenmek için her yıl sürmüş.
You’re free, supposedly
– Sözde özgürsün.
All your sisters and your brothers
– Tüm kız kardeşlerin ve erkek kardeşlerin
All have significant others of their own
– Hepsinin kendine ait önemli başkaları var
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
Must be a thousand times she told you
– Sana binlerce kez söylemiş olmalı.
That your body’s getting older, don’t you know?
– Vücudunun yaşlandığını bilmiyor musun?
(Woah, ooh-woah)
– (Woah, oh-woah)
Don’t that make you feel alone?
– Bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone?
– Ama bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
When you’re on your own?
– Tek başınayken mi?
You’ll get married to a man
– Bir erkekle evleneceksin.
Who has all the desired plans for life
– Yaşam için istenen tüm planlara sahip olan
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
You didn’t think you’d end up here
– Buraya geleceğini düşünmemiştin.
And you’d be more than just somebody’s wife
– Ve sen sadece birinin karısından daha fazlası olurdun
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
You’re out of time, is what they said
– Zamanın doldu, öyle dediler.
Now look who’s sleeping in your bed
– Şimdi yatağında kimin uyuduğuna bak.
You’re still free, supposedly
– Sözde hala özgürsün.
And all your sisters and your brothers
– Ve tüm kız kardeşlerin ve erkek kardeşlerin
All have significant others of their own
– Hepsinin kendine ait önemli başkaları var
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
Must be a thousand times she told you
– Sana binlerce kez söylemiş olmalı.
That your body’s getting older, don’t you know?
– Vücudunun yaşlandığını bilmiyor musun?
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
Don’t that make you feel alone?
– Bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone?
– Ama bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
Don’t that make you feel alone?
– Bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone
– Ama bu seni yalnız hissettirmez mi
When you’re on your own?
– Tek başınayken mi?
(Woah, ooh-woah, yeah, yeah)
– (Vay, vay-vay, Evet, Evet)
Don’t that make you feel alone?
– Bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone?
– Ama bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone?
– Ama bu seni yalnız hissettirmiyor mu?
But don’t that make you feel alone
– Ama bu seni yalnız hissettirmez mi
When you’re on your own?
– Tek başınayken mi?
Rag’n’Bone Man – Alone (Alternative Mix) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.