You must have been in a place so dark,
– çok karanlık bir yerde olmalısın,
you couldn’t feel the light
– ışığı hissedemedin
Reachin’ for you through that stormy cloud
– fırtınalı bulut boyunca sana uzanan
Now here we are gathered in our little home town
– şimdi işte burdayız, küçük kasabamızda toplandık
This can’t be the way you meant to draw a crowd
– bu senin bir kalabılığı resmediş şeklin olamaz
Oh, why?
– neden?
That’s what I keep askinişte
– bu yüzden sormaya devam ediyorum
Was there anything I could have said or done?
– yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
– sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
God only knows what went wrong
– Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
And why you would leave the stage in the middle of a song
– ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
Mmmmmmm…
– Mmmmmmm…
Now in my mind I keep you frozen as a seventeen year old
– şimdi aklımda seni 17 yaşında donmuş tutuyorum
Rounding third to score the winning run
– kazandığın koşuyu üçüncü olarak tamamlıyorsun
You always played with passion no matter what the game
– oyunun ne olduğunu önemsemeden her zaman tutkuyla oynadın
When you took the stage you shined just like the sun
– sahneyi aldığında güneş gibi parladın
Oh, why?
– neden?
That’s what I keep askinişte
– bu yüzden sormaya devam ediyorum
Was there anything I could have said or done?
– yapabileceğim ya da söyleyebileceğim bir şey var mıydı?
Oh, I had no clue you were maskin’ a troubled soul
– sorunlu bir ruhu maskelediğini hiç farkedemedim
God only knows what went wrong
– Sadece Tanrı biliyor neyin yanlış gittiğini
And why you would leave the stage in the middle of a song
– ve neden bir şarkının ortasında sahneyi terkettiğini?
yeah
– Evet…
Now the oak trees are swayin’ in the early autumn breeze
– şimdi meşe ağaçları sallanıyor erken sonbahar rüzgarında
A golden sun is shining on my face
– altın bir güneş yüzümde parlıyor
Through tangled thoughts I hear, a mockingbird sing
– duyduğum karmaşık düşünceler boyunca , alaycı bir kuş şakıyor
This old world really ain’t that bad a place
– bu yaşlı dünya gerçekten bu kadar kötü bir yer değil
Oh, why?
– neden?
There’s no comprehending
– hiç anlamı yok
And who am I to try to judge or explain?
– ve ben kimim ki yargılamaya yada açıklamaya çalışıyorum?
Oh, but I do have one burning question:
– ama cevap bekleyen tek bir sorum var
Who told you life wasn’t worth the fight?
– kim söyledi hayatın savaşmaya değmediğini?
They were wrong
– yanılıyorlardı
They lied
– yalan söylediler
And now you’re gone
– ve sen şimdi yoksun
And we cry
– ve biz ağlıyoruz
‘Cause it’s not like you to walk away in the middle of a song
– çünkü bir şarkının ortasında yürüyüp gitmek sana göre değil
Your beautiful song
– güzel şarkının
Your absolutely beautiful song
– kesinlikle güzel şarkının
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.