Noxious, Noxious, Noxious
– Zararlı, Zararlı, Zararlı
Sacoche plein de malheur, dans l’milieu comme De Bruyne
– De Bruyne gibi ortada, talihsizliklerle dolu heybe
J’arriverai par les côtés comme Pavard
– Pavard gibi yanlardan geleceğim.
Méchant Zaïrois, très peu bavard
– Kötü Zairian, çok konuşkan
Qu’est ce que c’est l’bien être
– Sağlık nedir
Quand une fois dans l’mal, on peut s’faire avoir?
– Uzaya çıktığımızda, kandırılabilir miyiz?
Est ce qu’ils assumeront ce qu’il s’est passé?
– Ne olduğunu varsayacaklar mı?
Muet comme le futur, je n’demande qu’à voir
– Gelecek kadar aptal, sadece görmek zorundayım
Quand je vois à quel point mon peuple est écrasé
– Halkımın ne kadar ezildiğini gördüğümde
J’dois avouer qu’ça m’fout très souvent l’cafard
– İtiraf etmeliyim ki hamamböceği çok sık umursamıyorum.
Maman m’répétait qu’il faut pas qu’j’traîne
– Annem bana takılmamam gerektiğini söyleyip duruyordu.
L’amour est une langue qu’il faut qu’j’apprenne
– Aşk öğrenmem gereken bir dil
Et après, j’allume une cigarette et j’me prends pour Jacques Brel
– Sonra bir sigara yaktım ve sanırım ben Jacques Brel’im.
Et j’braque ma conscience,
– Ve vicdanım var,
J’crois qu’j’faut j’apprenne, hein (faut qu’j’apprenne)
– Sanırım öğrenmem gerek, ha (Öğrenmem gerek)
J’connais ma tess, j’connais ma tess
– Tess’imi biliyorum, tess’imi biliyorum
J’ai la recette donc je passe de Top Boy à Top Chef
– Bir tarifim var, bu yüzden en iyi çocuktan en iyi Şefe geçiyorum.
Plus de gadgets que dans l’sac à Dora (wow)
– Dora’nın çantasından daha fazla alet (vay canına)
Tu peux fuir la mort, un jour, elle t’aura
– Ölümden kaçabilirsin, bir gün sana sahip olacak
Sur l’pic de la pyramide comme en Égypte
– Mısır’da olduğu gibi piramidin zirvesinde
L’échine ne s’pliera jamais d’vant les chiffres
– Omurga asla sayılardan bükülmeyecek
J’ai passé ma vie à mordre sur mes chicots
– Hayatımı dalgaların karaya attığı odun ısırarak geçirdim.
J’chie d’vant du shit dans les quartiers chics
– Şık mahallelerdeki boktan j’chie d’vant
Trop d’suceurs sur mes côtes, faut qu’j’me Marylin Manson
– Kaburgalarımda çok fazla saksocu var, Marylin Manson’ı yakalamalıyım.
Le trafic, c’est dangereux et Marine le mentionne
– Trafik tehlikelidir ve Denizciler bundan bahseder
Trop d’questions, très peu d’répondants, c’est embêtant
– Çok fazla soru, çok az katılımcı, can sıkıcı
Est-ce que les croquemorts croquent la vie à pleines dents?
– Krokomortlar hayatı dişlerine kadar çiğniyor mu?
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Vu c’qu’il y a dans l’sac, j’suis refait (oui)
– Çantada ne verildi, tekrar ediyorum (Evet)
Sous émotions, j’sors le pétard
– Duyguların altında, havai fişeği çıkarıyorum
J’n’ai pas raison mais je n’suis pas en tort
– Haklı değilim, ama haksız değilim.
Croiser la mort au tier-quar
– Tier-quar’da ölümü geçmek
Et caner, Une balle dans l’corps (jamais)
– Ve caner, Vücutta bir kurşun (asla)
À chaque fois qu’tu croises mon regard
– Bakışlarımla her karşılaştığında
Est-ce que tu me vois?
– Beni görebiliyor musun?
Chaque jour au charbon
– Her gün kömürde
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Cœur froid comme un glaçon
– Bir buz küpü kadar soğuk kalp
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Tire sans demander pardon
– Af dilemeden ateş et
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Ça sort à la table des patrons
– Patronların masasında çıkıyor.
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Le temps, c’est de l’argent, demande à Patek
– Zaman paradır, diye soruyor Patek
Sortir du papier pour avoir outils en métal
– Metal aletlere sahip olmak için kağıdı çıkarın
J’ai encore la photo de la plaquette
– Gofretin fotoğrafı hala bende.
La ville au soldat pour qu’il se refasse au détail
– Şehri askere götürmesi için kendisini ayrıntılı olarak yeniden yapması için
Elles lui ont mis mazel tov, dis-moi “psartek”
– Ona mazel tov taktılar, bana “psartek” dediler.
Aucun coffre-fort chez moi, j’suis riche qu’au Sénégal
– Evde kasa yok, sadece Senegal’de zenginim.
Le mogo reste modèle dans sa tête
– Mogo kafasında model olarak kalıyor.
Toujours dans un survêt’, casquette
– Hala eşofman giyiyorsun, kaptan.
J’vais lui récupère sa Sacem
– Çantasını geri alacağım.
Est-ce que tu penses que t’es fait comme moi (han)?
– Kendini benim gibi yaptığını mı sanıyorsun (han)?
J’ai un petit cœur, j’ai une grande table (yes)
– Küçük bir kalbim var, büyük bir masam var (evet)
Les amis se comptent sur les doigts d’une main (uh)
– Arkadaşlar bir elin parmaklarına güvenir (uh)
Pour l’reste, faut qu’tu voies avec ma comptable
– Gerisi için muhasebecimle konuşmalısın.
J’reviens de loin, j’t’ai à la dèche
– Uzaktan geri dönüyorum, seni korudum.
J’étais à l’affut, j’étais à la tess
– Gözcüydüm, tess’teydim.
J’suis venu, j’ai vu, maintenant, j’en veux
– Geldim, gördüm, şimdi biraz istiyorum.
La bite en feu comme Salamèche
– Semender gibi yanan dick
Noir comme cadavre dans la neige, Chef-cuisiner, j’ai la recette
– Karda ceset gibi siyah, Şef-aşçı, tarifim var
Pour une belle retraite, dix balles en grammes sur la pesette
– Güzel bir geri çekilme için, ölçekte gram cinsinden on top
Fou dans sa schnek, elle est refaite
– Onun schnek deli, o yeniden yapılır
Personne ne regrette
– Kimse pişman değil
Soit c’est la rue, soit c’est la musique
– Ya sokak, ya da müzik.
Seize mesures crachées par l’Uzi, le G hallucine
– Uzi tarafından tükürülen on altı önlem, G halüsinasyonlar
Ça rapporte, le taff à l’usine
– Ödüyor, fabrikadaki taff
Une fois qu’ça pète, deviennent nuisibles
– Osurduktan sonra zararlı olur
Pète comme un fusible
– Bir sigorta gibi osuruyor
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Vu c’qu’il y a dans l’sac, j’suis refait (oui)
– Çantada ne verildi, tekrar ediyorum (Evet)
Sous émotions, j’sors le pétard
– Duyguların altında, havai fişeği çıkarıyorum
J’n’ai pas raison mais je n’suis pas en tort
– Haklı değilim, ama haksız değilim.
Croiser la mort au tier-quar
– Tier-quar’da ölümü geçmek
Et caner, Une balle dans l’corps (jamais)
– Ve caner, Vücutta bir kurşun (asla)
À chaque fois qu’tu croises mon regard
– Bakışlarımla her karşılaştığında
Est ce que tu me vois?
– Beni görebiliyor musun?
Chaque jour au charbon
– Her gün kömürde
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Cœur froid comme un glaçon
– Bir buz küpü kadar soğuk kalp
Estce que tu l’f’ras si j’le fais?
– Eğer yaparsam’ras f musunuz?
Tire sans demander pardon
– Af dilemeden ateş et
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Ça sort à la table des patrons
– Patronların masasında çıkıyor.
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Chaque jour au charbon
– Her gün kömürde
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Cœur froid comme un glaçon
– Bir buz küpü kadar soğuk kalp
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Tire sans demander pardon
– Af dilemeden ateş et
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Ça sort à la table des patrons
– Patronların masasında çıkıyor.
Est-ce que tu l’f’ras si j’le fais?
– F’ras yaparsam olur?
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.