Saweetie Feat. H.E.R. – Closer İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Hold me closer
– Beni daha yakın tut
It’s the freak in me, I wanna show ya
– İçimdeki ucube, sana göstermek istiyorum.
It feels so good, don’t want it to be over
– Çok iyi hissettiriyor, bitmesini istemiyorum
When I ride it, I know that you like it
– Onu sürdüğümde, hoşuna gittiğini biliyorum.
Come closer, it’s the freak in me
– Yaklaş, içimdeki ucube.

I want you, you, you
– Seni istiyorum, seni, seni
I love everything you do, do, do
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum.
I do anything for you, you, you
– Senin için her şeyi yaparım, sen, sen
I love everything you do, do, do
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum.
It’s the freak in me, I want-
– İçimdeki ucube bu, istiyorum-

I wanna fall in love for the weekend
– Hafta sonu aşık olmak istiyorum.
Three boyfriends, I don’t know where I’m sleeping (uh-huh)
– Üç erkek arkadaş, nerede uyuduğumu bilmiyorum (uh-huh)
We be clubbing, thugging, fucking
– Sopalıyoruz, yumrukluyoruz, sikişiyoruz.
Order room service when we done, that’s the sequence
– İşimiz bittiğinde oda servisini sipariş edin, sıra bu

He know I’m a classy nympho
– Klas bir azgın olduğumu biliyor.
Keep it simple, you know what you here for
– Basit tut, ne için burada olduğunu biliyorsun.
Tell the concierge let you up with the key code
– Konsiyerje söyle, anahtar kodu sana bıraksın.
All his ice on, but he ’bout to catch a heat stroke
– Tüm buzları açık, ama sıcak çarpması yakalamaya hazırlanıyor.

You got everything that I like
– İstediğim her şey var
You don’t eat the booty? You lying
– Ganimeti yemiyor musun? Seni yalancı
Caught you mixing liquors, you might hold me tight and pull me
– Seni içki karıştırırken yakaladım, beni sıkıca tutup çekebilirsin.

Closer
– Daha yakın
It’s the freak in me, I wanna show ya
– İçimdeki ucube, sana göstermek istiyorum.
It feels so good, don’t want it to be over
– Çok iyi hissettiriyor, bitmesini istemiyorum
When I ride it, I know that you like it
– Onu sürdüğümde, hoşuna gittiğini biliyorum.
Come closer, it’s the freak in me
– Yaklaş, içimdeki ucube.

I want you, you, you
– Seni istiyorum, seni, seni
I love everything you do, do, do
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum.
I do anything for you, you, you
– Senin için her şeyi yaparım, sen, sen
I love everything you do, do, do
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum.
It’s the freak in me, I want-
– İçimdeki ucube bu, istiyorum-

Want a quickie in my rose on my Hermès leather
– Hermès derimin üzerinde gülümde bir şipşak ister misin
No shoes in my car, ’cause my floor mats feather
– Arabamda ayakkabı yok, çünkü paspaslarım tüy gibi
Ain’t tripping if it rain ’cause it came with umbrellas, it get wetter
– Şemsiyelerle geldiği için yağmur yağarsa takılmaz, ıslanır
I got ’em sending Birkins on my birthday (uh-huh)
– Doğum günümde Birkins’i göndermelerini sağladım.
I ain’t never met him, he don’t even know my birth name
– Onunla hiç tanışmadım, doğum adımı bile bilmiyor.
Liking all my pics, so I know he like ’em curvy
– Bütün Resimlerim sevme, onlara curvy gibi ‘olduğunu biliyorum
Crush on a “it-boy”, want him in the worst way
– Bir “ıt-boy” a aşık olmak, onu en kötü şekilde istemek
I just roll the dice, only store him under nicknames
– Sadece zar atarım, sadece takma adlar altında saklarım

Icy, mwah, ooh, la-la (icy)
– Buzlu, mwah, ooh, la-la (buzlu)
Take them eight inch out them drawers
– Çekmecelerinden sekiz santim çıkar.
Da Vinci dick, come paint these walls
– Da Vinci dick, gel şu duvarları boya
Hold me closer, ooh, ce soir
– Beni daha yakın tut, ooh, ce soir

Hold me closer (closer)
– Beni daha yakın tut (daha yakın)
It’s the freak in me, I wanna show ya (let me show ya, babe)
– İçimdeki ucube, sana göstermek istiyorum (sana göstereyim bebeğim)
It feels so good, don’t want it to be over
– Çok iyi hissettiriyor, bitmesini istemiyorum
When I ride it, I know that you like it
– Onu sürdüğümde, hoşuna gittiğini biliyorum.
Come closer, it’s the freak in me
– Yaklaş, içimdeki ucube.

I want you, you, you
– Seni istiyorum, seni, seni
I love everything you do, do, do (everything you do)
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum (yaptığın her şeyi)
I do anything for you, you, you
– Senin için her şeyi yaparım, sen, sen
I love everything you do, do, do (yeah, I do, baby)
– Yaptığın, yaptığın, yaptığın her şeyi seviyorum (evet, yapıyorum bebeğim)
It’s the freak in me, I want-
– İçimdeki ucube bu, istiyorum-




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın