긴 밤이 오니까 널 데려가니까
– Çünkü uzun gece geliyor, seni götüreceğim.
난 또 잠이 오질 않아
– Tekrar uyuyamıyorum.
긴 밤이 오니까 널 데려가잖아
– Uzun bir gece, o yüzden seni götürüyorum.
애써 돌아서기에도 아쉬워
– Arkanı dönmek utanç verici.
텅 빈 이 방안 속
– Bu odanın içinde boş
텅 빈 이 공기를
– Bu havayı boşalt
견디지 못하고
– Dayanamıyorum.
혼자 서 있어
– Tek başına.
즐거이 웃다가도
– Sevinçle Gülsen bile.
밤이 되고 또 혼자가 돼
– Gece oldu ve yine yalnızsın.
Maybe I’m so lonely
– Belki de çok yalnızım
Everyday 공허한 이 밤이 내게서 널 가져가
– Her gün bu boş gece seni benden alıyor.
긴 밤이 오니까 널 데려가니까
– Çünkü uzun gece geliyor, seni götüreceğim.
난 또 잠이 오질 않아
– Tekrar uyuyamıyorum.
긴 밤이 오니까 널 데려가잖아
– Uzun bir gece, o yüzden seni götürüyorum.
애써 돌아서기에도 아쉬워
– Arkanı dönmek utanç verici.
긴 밤 아 오지 마 날 데려가지 마
– Uzun bir gece, gelme, beni alma.
Love me, I don’t want to go home
– Beni sev, eve gitmek istemiyorum
긴 밤이 싫어 이 밤이 미워
– Uzun geceden nefret ediyorum. Bu geceden nefret ediyorum.
널 닳고 닳게 보는 저 달이 부러워
– Ay’ın sana yıpranmış ve yıpranmış bakmasını kıskanıyorum.
나를 애태우는 머릿속에 사진들
– Kafamdaki resimler beni kızdırıyor
너는 긴 밤에 생각났던 야식 같아
– Bana uzun bir geceyi hatırlatan bir gece yemeği gibisin.
아침이 오니까 너는 자러 가니까
– Sabah geliyor, sen de uyu.
내게 밤은 시간이 아닌 그냥 장식 같아
– Bana göre, gece zamanı değil, sadece dekorasyon gibi
좋은 아침
– Günaydın.
우리는 밤을 피해 왔어 good night (good night)
– Geceden kaçtık. iyi geceler (iyi geceler)
우리의 맘이 마주쳤던 순간 들을 기억 해
– Kalbimizin karşılaştığı anları hatırlayın.
양을 세 이 긴 밤을 이겨내지 woah
– Üç koyun bu uzun gece woah üzerinden almak için
긴 밤이 오니까 널 데려가니까
– Çünkü uzun gece geliyor, seni götüreceğim.
난 또 잠이 오질 않아
– Tekrar uyuyamıyorum.
긴 밤이 오니까 널 데려가잖아
– Uzun bir gece, o yüzden seni götürüyorum.
애써 돌아서기에도 아쉬워
– Arkanı dönmek utanç verici.
긴 밤 아 오지 마 날 데려가지 마
– Uzun bir gece, gelme, beni alma.
Love me, I don’t want to go home
– Beni sev, eve gitmek istemiyorum
긴 밤이 싫어 이 밤이 미워
– Uzun geceden nefret ediyorum. Bu geceden nefret ediyorum.
널 닳고 닳게 보는 저 달이 부러워
– Ay’ın sana yıpranmış ve yıpranmış bakmasını kıskanıyorum.
긴 밤을 새워 달을 재 워 버리자고
– Uzun bir gece geçirelim ve Ay’da uyuyalım.
천장을 도화지 삼아 널 그린다
– Tavanı boyamak için çizim kağıdı olarak kullanın.
해가 지듯이 너도 저 멀리
– Güneş battığında, çok uzaktasın.
점이 되어 사라지듯이
– Bir nokta gibi ve gitti.
해가 뜨면 너를 보러 달려갈게
– Güneş doğduğunda, seni görmeye koşacağım.
어두운 날을 밝혀줘 굿모닝
– Karanlık günü aydınlat, Günaydın.
Please don’t make me alone
– Lütfen yalnız bırakma beni
허공에 흩날려 보내
– Havaya saçılmış olarak gönderin.
긴 밤이 오니까 널 데려가니까
– Çünkü uzun gece geliyor, seni götüreceğim.
난 또 잠이 오질 않아 (잠이 오질 않아)
– Tekrar uyuyamıyorum.)
긴 밤이 오니까 널 데려가잖아 (oh)
– Seni alıyorum çünkü uzun bir gece olacak.)
애써 돌아서기에도 아쉬워 (아쉬워)
– Arkanı dönmek utanç verici.)
긴 밤 아 오지 마 날 데려가지 마 (가지 마 가지 마)
– Uzun gece ah gelme beni alma (gitme, gitme)
Love me, I don’t want to go home
– Beni sev, eve gitmek istemiyorum
긴 밤이 싫어 이 밤이 미워
– Uzun geceden nefret ediyorum. Bu geceden nefret ediyorum.
널 닳고 닳게 보는 저 달이 부러워
– Ay’ın sana yıpranmış ve yıpranmış bakmasını kıskanıyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.