첨엔 혼자라는 게 편했지
– Yalnız kalmak kolaydı.
자유로운 선택과 시간에
– Serbest seçim ve zamanında
너의 기억을 지운 듯 했어
– Hafızanı siliyor gibiydi.
정말 난 그런 줄로 믿었어
– Buna gerçekten inandım.
하지만 말야 이른 아침 혼자 눈을 뜰 때
– Ama sabahın erken saatlerinde gözlerimi tek başıma açtığımda, neler olduğunu görmek için sabırsızlanıyorum.
내 곁에 니가 없다는 사실을 알게 될 때면
– Benimle olmadığını öğrendiğinde,
나도 모를 눈물이 흘러
– Bilmiyorum, gözyaşları akıyor.
변한 건 없니 날 웃게 했던
– Hiçbir şey değişmedi, bu yüzden beni güldürdü.
예전 그 말투도 여전히 그대로니
– Eski ton hala aynı.
난 달라졌어 예전만큼 웃질 않고
– Ben de farklı değilim. Eskisi kadar gülmüyorum.
좀 야위었어 널 만날 때 보다
– Seninle tanıştığımdan biraz daha zayıftım.
나를 이해해 준 지난 날을
– Beni anladığın son gün
너의 구속이라 착각했지
– Kefaretini ödemekle suçladım.
남자다운 거라며 너에겐
– Erkekçe olduğunu söylemiştin.
사랑한단 말조차 못했어
– Seni sevdiğimi bile söyleyemedim.
하지만 말야 빈 종이에 가득 너의 이름
– Ama adın boş kağıtla dolu
쓰면서 네게 전화를 걸어 너의 음성 들을 때
– Yazdığımda ve seni aradığımda ve sesini duyduğumda
나도 모를 눈물이 흘러
– Bilmiyorum, gözyaşları akıyor.
변한 건 없니 내가 그토록
– Hiçbir şey değişmedi.
사랑한 미소도 여전히 아름답니
– Sevgi dolu bir gülümseme hala güzel
난 달라졌어 예전만큼 웃질 않고
– Ben de farklı değilim. Eskisi kadar gülmüyorum.
좀 야위었어 널 만날 때 보다
– Seninle tanıştığımdan biraz daha zayıftım.
그는 어떠니 우리 함께한 날들
– Peki ya o, birlikte geçirdiğimiz günler.
잊을 만큼 너에게 잘해주니
– Sana unutacak kadar iyi davranıyor.
행복해야 돼 나의 모자람
– Mutlu olmak zorundayım. Şapkam.
채워줄 좋은 사람 만났으니까
– Dolduracak iyi bir insanla tanıştım.

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.