La notte ci ha travolto con la sua passione
– Gece bizi tutkusuyla boğdu
Ma l’amore si misura al mattino per colazione
– Ama aşk sabah kahvaltıda ölçülür
È ogni litigio che decide
– Karar veren her kavgadır
Se questo temporale ci ha reso più forti o ci divide
– Bu fırtına bizi daha da güçlendirdi mi yoksa bizi böldü mü
Se il peggio ha avuto la meglio, a volte ancora ti cerco
– En kötüsü daha iyiyse, bazen hala seni arıyorum
Nel letto appena sveglio, com’è
– Yatakta sadece uyanık, olduğu gibi
Ed è una sensazione che non va più via
– Ve bu artık gitmeyen bir duygu
Continuo a domandarmi “Sei mai stata mia?”
– Kendime sorup duruyorum, ” hiç benim oldun mu?”
A te come va? Non fare finta, dai, che non ci pensi
– Senin nasıl gidiyor? Numara yapma, hadi ama, bunu düşünme.
Il mio cuscino sa ancora di baci e caffè
– Yastığım hala öpücük ve kahve gibi tadı
Poi perché? Non ti cerco più
– O zaman neden? Artık seni aramıyorum.
Ma quest’America mi butta giù
– Ama bu Amerika beni aşağı atıyor
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
È difficile da mandare giù
– Aşağı göndermek zor
Ma chi l’ha detto che non ti amo più?
– Ama seni artık sevmediğimi kim söyledi?
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
Uh, sai farmi perdere il lume della ragione
– Ah, beni aklımı kaçırabilirsin.
Forse perché metti a nudo i miei contrasti
– Belki de zıtlıklarımı açığa çıkardığın için
Quando vago al buio senza una direzione
– Karanlıkta bir yön olmadan dolaştığımda
Do troppo peso al giudizio degli altri
– Başkalarının yargılarına çok fazla ağırlık veriyorum
Grazie a te, conoscere me stesso
– Senin sayende, kendimi tanıyorum
In un gioco complesso, di specchi, vedermi riflesso
– Karmaşık bir oyunda, aynalar, beni yansıyan görmek
Devo curare ogni eccesso, imparare a godermi il presente qui e adesso
– Tüm fazlalıkları tedavi etmeliyim, burada ve şimdi şimdiki zamanın tadını çıkarmayı öğrenmeliyim
A te come va? Non fare finta, dai, che non ci pensi
– Senin nasıl gidiyor? Numara yapma, hadi ama, bunu düşünme.
Il mio cuscino sa ancora di baci e caffè
– Yastığım hala öpücük ve kahve gibi tadı
Poi perché? Non ti cerco più
– O zaman neden? Artık seni aramıyorum.
Ma quest’America mi butta giù
– Ama bu Amerika beni aşağı atıyor
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
È difficile da mandare giù
– Aşağı göndermek zor
Ma chi l’ha detto che non ti amo più?
– Ama seni artık sevmediğimi kim söyledi?
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
E mi sembra una guerra in cui tu vuoi che perda, solo per restare qui con te sull’erba
– Ve kaybetmemi istediğin bir savaş gibi geliyor, sadece burada seninle çimlerde kalmak için
E mi prendi la mano, si potesse tornare indietro forse tornerei da te
– Ve sen elimi tut, geri dönebilirsin belki ben de sana geri dönerdim
Poi perché? Non ti cerco più
– O zaman neden? Artık seni aramıyorum.
Ma quest’America mi butta giù
– Ama bu Amerika beni aşağı atıyor
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
È difficile da mandare giù
– Aşağı göndermek zor
Ma chi l’ha detto che non ti amo più?
– Ama seni artık sevmediğimi kim söyledi?
Lascia perdere! Che lo sai anche tu
– Boşver! Sen de biliyorsun ki
Non sai mentire come Mastroianni
– Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin.
Adesso che non so raggiungerti, però, che te lo dico a fare?
– Sana ulaşamadığıma göre, sana ne yapmanı söyleyeyim?
Che mi manchi, non sai mentire come Mastroianni
– Seni özledim, Mastroianni gibi yalan söyleyemezsin
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.