Whip, bought it
– Kırbaç, aldım
Crib, got it
– Beşik, anladım
Job, on it
– İş, üzerinde
Did I ever
– Hiç yaptım mı
Ask you to take me to go
– Gitmemi mi
Shopping in Paris or go
– Paris’te alışveriş yapın veya gidin
Sailing overseas and just
– Denizaşırı yelken ve sadece
Drape me in Gucci? No
– Beni Gucci’ye mi örteceksin? Hayır
All I ever asked was you to
– Şimdiye kadar istediğim için mi oldu
Pick up the phone when you alone
– Yalnızken telefonu aç
All I ever asked was you to
– Şimdiye kadar istediğim için mi oldu
Show me some love, kisses and hugs
– Bana biraz sevgi, öpücük ve sarılmalar göster
No, I never had an issue
– Hayır, hiç bir sorun yoktu
Go to the club with your boys, baby, I
– Çocuklarınla kulübe Git Bebeğim, ben
Never wanted you to stay too long
– Asla çok uzun kalmanı istemedim.
Just wanted you to show me off
– Sadece bana göstermeni istedim.
So won’t you say my name, say my name?
– Adımı söylemeyecek misin, adımı söylemeyecek misin?
If you claim you want me, it ain’t no thang
– Eğer beni istediğini iddia ediyorsan, bu bişey değil
You acting kind of shady
– Biraz şüpheli davranıyorsun.
You ain’t been calling me baby, oh
– Bana bebek demiyorsun, oh
Boy, you can go an’ stop playing games
– Oğlum, oyun oynamayı bırakabilirsin.
Playing games
– Oyun oynamak
I know you sayin’, “Hit my line”
– “Hattıma Vur” dediğini biliyorum.”
I’m on your mind, and that
– Ben senin kafandayım ve bu
You want this bad
– Bu kadar istiyorsan
So I’m cool with that
– Bu yüzden bu benim için sorun değil
I’m just tryna match your words with your actions
– Sadece sözlerinle eylemlerini eşleştirmeye çalışıyorum.
I need more than satisfaction
– Memnuniyetten daha fazlasına ihtiyacım var
Is you really ’bout that action?
– Bu harekete gerçekten inanıyor musun?
Really want to give your all
– Gerçekten her şeyi vermek istiyorum
But flex in front of your friends
– Ama arkadaşlarının önünde esneme
How that work?
– O nasıl iş?
Swear that you doing the most
– Yemin ederim bu işi en
But we take a picture, can’t post it
– Ama bir fotoğraf çekiyoruz, yayınlayamıyoruz
How that work?
– O nasıl iş?
Quit your talking, back that shit up
– Konuşmanın bırak şunu
Won’t you say my, say my
– Benim demeyecek misin, benim demeyecek misin
So won’t you say my name, say my name?
– Adımı söylemeyecek misin, adımı söylemeyecek misin?
If you claim you want me, it ain’t no thang
– Eğer beni istediğini iddia ediyorsan, bu bişey değil
You acting kind of shady
– Biraz şüpheli davranıyorsun.
You ain’t been calling me baby, oh
– Bana bebek demiyorsun, oh
Boy, you can go an’ stop playing games (yeah)
– Oğlum, oyun oynamayı bırakabilirsin (Evet)
Playing games (yeah)
– Oyun oynamak (Evet)
I blow your mind, honey (damn)
– Aklını uçuracağım tatlım (lanet olsun)
Say it one time, honey (God damn)
– Bir kez söyle tatlım (Lanet olsun)
Sick of them lies, tell ’em goodbye
– Onları hasta yatıyor, söyle onlara güle güle
Get in my ride, I wanna come by
– Arabama bin, gelmek istiyorum.
I wanna just listen, get in your vibe
– Sadece dinlemek istiyorum, vibe almak
Get in your feelings, get in your-
– Duygular senin olsun, senin olsun –
I get in your feelings, none of your business
– Duygularını anlıyorum, hiçbiri işinizi
I wanna get kids and I wanna get-
– Çocuk almak istiyorum ve almak istiyorum-
I wanna get with you, yeah
– Seninle olmak istiyorum, Evet
I wanna get him out of the picture, yeah
– Onu resimden çıkarmak istiyorum, Evet
I made it my mission, yeah
– Bunu benim görevim yaptım, Evet
And despite the difference, yeah
– Ve farklılığa rağmen, Evet
Me, I’m never actin’ shady
– Ben asla gölgeli davranmam.
You will always be my baby
– Her zaman benim bebeğim olacaksın
You be my baby, yeah-eah
– Sen benim bebeğim ol, Evet-Evet
Summer Walker & Bryson Tiller – Playing Games (Extended Version) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.