My old friend, these poems that you preach
– Eski dostum, vaaz ettiğin bu şiirler
They’re being wasted as you speak
– Sen konuşurken boşa harcanıyorlar.
Remind me once more how they came to be your calling
– Bir kez daha hatırlat beni nasıl aradıklarını
Do you even know you’re falling?
– Düştüğünü bile biliyor musun?
You know that for you I’d give an arm
– Senin için bir kol vereceğimi biliyorsun.
I’m one of few that never meant you harm
– Sana zarar vermek istemeyen birkaç kişiden biriyim.
And I heed you like I heed fire and thunder
– Ateş ve gök gürültüsünü dinlediğim gibi seni de dinliyorum.
But from time to time I wander
– Ama zaman zaman dolaşıyorum
And lately I did wonder
– Ve son zamanlarda merak ettim
If you did it all to make you feel desired
– Eğer arzulandığını hissettirmek için hepsini yaptıysan
Did it all to make you feel admired
– Hepsini hayranlık uyandırmak için mi yaptın?
For love to replace your shame
– Aşkın utancını değiştirmesi için
That’s quite the group that you have gathered now
– İşte şimdi topladığın grup bu.
Most of them, they just want you somehow
– Çoğu seni bir şekilde istiyor.
They would pay any price to kiss your skin
– Tenini öpmek için her bedeli öderler.
Don’t tell me that is loving
– Bana bunun sevgi dolu olduğunu söyleme.
You know that don’t mean nothing
– Bunun bir anlamı olmadığını biliyorsun.
You know
– Bilirsin
You must know
– Bilmelisin
And yet you give it all to make you feel desired
– Ve yine de arzulandığını hissettirmek için hepsini veriyorsun
Give it all to make you feel admired
– Hayran olduğunuzu hissettirmek için hepsini verin
For love to replace your shame
– Aşkın utancını değiştirmesi için
You give it all to make you feel desired
– Arzulandığını hissettirmek için hepsini veriyorsun.
Give it all to make you feel admired
– Hayran olduğunuzu hissettirmek için hepsini verin
For love to replace your shame
– Aşkın utancını değiştirmesi için
For love to replace your shame
– Aşkın utancını değiştirmesi için
For us to praise your name
– Adını övmemiz için
Now, my friend, I won’t forget
– Şimdi dostum, unutmayacağım.
The darkness blinding me before we met
– Tanışmadan önce beni kör eden karanlık
It’s all I need to remember you
– Seni hatırlamam gereken tek şey bu.
As the light you were
– Işık gibi
Even though for sure
– Kesin olsa bile
You won’t remember me
– Beni hatırlamazsın
No, you won’t remember me
– Hayır, beni hatırlamayacaksın.
I’m afraid that no amount of fame
– Korkarım şöhretin bir miktarı yok.
Will ever wash away the shame
– Utancını bir gün yıkayacak mısın
Of knowing not how to love your only friend
– Tek dostunu nasıl seveceğini bilmemek
Who will love you till the end
– Seni sonuna kadar kim sevecek
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.