She was five foot four
– Beş ayak dört yaşındaydı.
With some money on the floor
– Yerde biraz parayla
And box that’s hidden under her bed
– Ve yatağının altına gizlenmiş bir kutu.
I was only twenty two
– Sadece yirmi iki yaşındaydım.
With a pocket full of truth
– Gerçeklerle dolu bir ceple
But I gave her everything that I had
– Ama ona sahip olduğum her şeyi verdim.
We were born and raised in the Golden State
– Altın Devlet’te doğup büyüdük.
Mommy’s gone and daddy’s doing his best
– Annem gitti ve babam elinden geleni yapıyor.
I was brought up great living Section 8
– Harika bir yaşam bölümü 8 olarak yetiştirildim.
Social security’s paying the rent
– Sosyal güvenlik kirayı ödüyor
The landlord called, she said you gotta go
– Ev sahibi aradı, gitmen gerektiğini söyledi.
Little one you just lost your
– Az önce kaybettiğin ufaklık
She was five foot four
– Beş ayak dört yaşındaydı.
Getting money on tour
– Turda para kazanmak
But her socks were at the end of my bed
– Ama çorapları yatağımın sonundaydı.
Got our names tattooed on each other
– İsimlerimizi birbirimize dövme ettirdik.
Just to prove to each other
– Sadece birbirimize kanıtlamak için
That we’d do what we said
– Söylediğimizi yapacağımızı
Only took a few days
– Sadece aldı bir kaç gün
‘Til our minds were made up
– Kararımızı verene kadar
And we thought we should try it again
– Ve tekrar denememiz gerektiğini düşündük
I was only 17 when we first tried things
– İşleri ilk denediğimizde daha 17 yaşındaydım.
When she first made me feel like a man
– Beni ilk kez bir erkek gibi hissettirdiğinde
Who am I gonna call?
– Kimi arayacağım?
Who’s gonna catch me when I
– Beni yakaladığımda kim yakalayacak?
Who’s the one you’re sleeping with?
– Kiminle yatıyorsun?
Well don’t you sit in front of me
– Benim önümde oturmayın.
And wait for me to talk
– Ve konuşmamı bekle
You can call me up
– Beni arayabilirsin
Phone works two ways, you know
– Telefon iki şekilde çalışır, bilirsin
This time baby
– Bu sefer bebeğim
And I think that I’ll be just fine
– Sorun olmaz bence
I wish I could say the same for you
– Keşke senin için de aynısını söyleyebilseydim.
I, I do, I
– Ben, ben, ben
To those of you in which I choose
– Benim seçtiğim sizler için
To always be the closest to
– Her zaman en yakın olmak
Something that you need to know
– Bilmen gereken bir şey
Loving me is not a joke
– Beni sevmek şaka değil
You can put it all on me
– Hepsini bana yükleyebilirsin.
You can laugh and you can bleed
– Gülebilirsin ve kanayabilirsin.
And I’ll adopt it all because
– Ve hepsini evlat edineceğim çünkü
That’s just what a buddy does
– Bir dostun yaptığı budur işte.
I loved you from minute one
– Seni ilk dakikadan beri sevdim.
The iced tea to my lemonade
– Limonatama buzlu çay
Never one to hit and run
– Vurup kaçacak kimse yok
Soaking every minute made
– Her dakika yapılan ıslatma
You can give me all your juice
– Bana tüm meyve suyunu verebilirsin.
I can squeeze it out for you
– Senin için sıkabilirim.
All I ask you in exchange
– Karşılığında tek istediğim
Love me back through every phase
– Beni her aşamada tekrar sev
If it ever comes off wrong
– Eğer yanlış çıkarsa
Or leaves you with a bitter taste
– Ya da acı bir tat bırakır
Just remember you’re the tea
– Sadece çay olduğunu unutma.
And I’m your sour lemonade, I’m your sour lemonade
– Ve ben senin ekşi limonatanım, ben senin ekşi limonatanım
Tropical iced tea and hot pink lemonade
– Tropikal buzlu çay ve sıcak pembe limonata
The Neighbourhood – Baby Came Home 2/Valentines İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.