You’ve been my muse for a long time
– Uzun bir süre için benim ilham perim oldun
You get me through every dark night
– Her karanlık geceyi atlatmamı sağlıyorsun.
I’m always gone, out on the go
– Ben her zaman gidiyorum, hareket halindeyken
I’m on the run and you’re home alone
– Ben kaçıyorum ve sen evde yalnızsın.
I’m too consumed with my own life
– Kendi hayatımla çok meşgulüm.
Are we too young for this?
– Bunun için çok mu gençiz?
Feels like I can’t move
– Gibiyim kımıldayamıyorum
Sharing my heart, it’s tearing me apart
– Kalbimi paylaşmak, beni parçalıyor
But I know I’d miss you, baby, if I left right now
– Ama seni özleyeceğimi biliyorum bebeğim, eğer şimdi gidersem
Doing what I can, tryna be a man
– Elimden geleni yapıyorum, erkek olmaya çalışıyorum.
And every time I kiss you, baby, I can hear the sound
– Ve seni her öptüğümde, bebeğim, sesi duyabiliyorum
Of breaking down
– Yıkılmaktan
I’ve been confused as of late (Yeah)
– Son zamanlarda kafam karıştı (Evet)
Watching my youth slip away (Yeah)
– Gençliğimin kaçışını izlemek (Evet)
You’re like the sun, you wake me up
– Güneş gibisin, beni uyandırıyorsun.
But you drain me out if I get too much
– Ama çok fazla alırsam içimi boşaltırsın.
I might need you or I’ll break
– Sana ihtiyacım olabilir yoksa kırarım
Are we too young for this?
– Bunun için çok mu gençiz?
Feels like I can’t move
– Gibiyim kımıldayamıyorum
Sharing my heart, it’s tearing me apart
– Kalbimi paylaşmak, beni parçalıyor
But I know I’d miss you, baby, if I left right now
– Ama seni özleyeceğimi biliyorum bebeğim, eğer şimdi gidersem
Doing what I can, tryna be a man
– Elimden geleni yapıyorum, erkek olmaya çalışıyorum.
And every time I kiss you, baby, I can hear the sound
– Ve seni her öptüğümde, bebeğim, sesi duyabiliyorum
Of breaking down
– Yıkılmaktan
(Breaking down, breaking down, breaking down)
– (Parçalanıyor, bozuluyor, kırılıyor aşağı)
(Breaking down, breaking down, breaking down)
– (Parçalanıyor, bozuluyor, kırılıyor aşağı)
I don’t want to play this part
– Bu rolü oynamak istemiyorum.
But I do, all for you
– Ama biliyorum, hepsi senin için
I don’t want to make this hard
– Bu kadar zor olmasını istemiyorum
But I will ’cause I’m still
– Ama yapacağım çünkü hala öyleyim.
Sharing my heart, it’s tearing me apart
– Kalbimi paylaşmak, beni parçalıyor
But I know I’d miss you, baby, if I left right now (I know I would)
– Ama seni özleyeceğimi biliyorum bebeğim, eğer şu an gidersem (özleyeceğimi biliyorum)
Doing what I can, tryna be a man (Be your man)
– Elimden geleni yapıyorum, erkek olmaya çalışıyorum.
And every time I kiss you, baby, I can hear the sound
– Ve seni her öptüğümde, bebeğim, sesi duyabiliyorum
Of breaking down
– Yıkılmaktan
(Sharing my bed, uh)
– (Yatağımı paylaşıyorum, uh)
(Sharing my bread, yeah)
– (Ekmeğimi paylaşıyorum, evet)
(Sharing my bread)
– (Ekmeğimi paylaşıyorum)
(Sharing my head)
– (Kafamı paylaşıyorum)
(I’m breaking down)
– (Bozuluyorum)
(Sharing my heart)
– (Kalbimi paylaşıyorum)
(Sharing my, suddenly I’m)
– (Aniden paylaşıyorum)
(Breaking down)
– (Bozuluyor)
(Sharing, I’m done)
– (Paylaşım, işim bitti)
(Sharing my life)
– (Hayatımı paylaşıyorum)
The Neighbourhood – Softcore İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.