Tiakola – Coucher de soleil Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Un coucher d’soleil près d’Monaco
– Monako yakınlarında bir gün batımı
Un coucher d’soleil près d’Monaco
– Monako yakınlarında bir gün batımı
Eh
– İyi
Ah, ah, ah, ah, ah, ah, ah
– Ah, ah, ah, ah, ah, ah, ah
Junior à la prod’, zanmi
– Eşyada junior, zanmi.
Eh
– İyi

Mais comment y a des lumières? À la base, on brillait que dans l’noir
– Ama ışıklar nasıl? Tabanda sadece karanlıkta parlıyorduk.
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Ouh)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Ooh)
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Skurt)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Skurt)
Tu sais, la vie qu’on veut, on l’aurait pas ici en vrai
– Bilirsin, istediğimiz hayat, burada gerçek hayatta olmazdı.

Dis pas c’qu’on a fait, dis pas c’qu’on va faire ce soir
– Ne yaptığımızı söyleme, bu gece ne yapacağımızı söyleme.
Trop parano pour t’faire (Trop parano pour t’faire) confiance (Ah-ah)
– Sana güvenemeyecek kadar paranoyak (Sana güvenemeyecek kadar paranoyak) (Ah-ah)
Allons faire la guerre pour aller gagner la paix (Hein-hein)
– Barışı kazanmak için savaşa gidelim (Huh-huh)
Partir à Kinshasa (Partir à Kinshasa), retrouver mes cadres
– Kinshasa’ya git (Kinshasa’ya git), karelerimi bul
Bébé, vas-y doucement (Han, han, han)
– Bebeğim, sakin ol (Han, han, han)
J’ai le c-tru sur moi, belek, parle-nous autrement (Han-han-han)
– Üzerimde c-tru var, belek, bizimle başka türlü konuş (Han-han-han)
Beaucoup d’argent, beaucoup d’problèmes, peu de détente
– Sorunların çok fazla para, çok az dinlenme
Ah, beaucoup d’argent, beaucoup d’problèmes, peu de détente (J’ai les mains dans l’dos)
– Ah, çok para, çok fazla sorun, biraz rahatlama (ellerim arkada)
Beaucoup d’argent, beaucoup d’problèmes
– Çok para, çok sorun

Mais comment y a des lumières? À la base, on brillait que dans l’noir
– Ama ışıklar nasıl? Tabanda sadece karanlıkta parlıyorduk.
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Ouh)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Ooh)
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Skurt)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Skurt)
Tu sais, la vie qu’on veut, on l’aurait pas ici en vrai
– Bilirsin, istediğimiz hayat, burada gerçek hayatta olmazdı.

Quand on a besoin d’aide, on crie pas, quitte à finir au sol (Au sol)
– Yardıma ihtiyacımız olduğunda, çığlık atmayız, yere düşsek bile (yere)
Viens voir la vie en vrai (Viens voir la vie en vrai), jamais, on est dans ça
– Gel ve hayatı gerçek gör (Gel ve hayatı gerçek gör), asla, biz bunun içindeyiz
Et quand un frère sait faire de l’oseille dans le propre ou dans l’sale (Eh)
– Ve bir erkek kardeş temiz ya da kirli kuzukulağı nasıl yapacağını bildiğinde (Eh)
Jamais on lui porte l’œil (Jamais on lui porte l’œil), jamais on fait comme ça (Jamais on fait comme ça)
– Asla ona göz takmayız (Asla ona göz takmayız), asla böyle yapmayız (Asla böyle yapmayız)

Eh, au départ, j’ai mis les chaussures avant les chaussettes
– Önce ayakkabıları çorapların önüne koydum.
Y avait pas d’budget et ni les moyens
– Ne bütçe ne de araç vardı
On reçoit les factures, les problèmes s’attirent, nos têtes qui saturent donc maman s’inquiète
– Faturaları alıyoruz, sorunlar çekiyor, kafalarımız doyuyor, böylece annem endişeleniyor
Ah, le monde est méchant, soit pas choqué
– Ah, dünya kötüdür, şok olma
Ah, on va venir les pousser, les claquer
– Gelip onları iteceğiz, çarpacağız.
Ah, j’ai promis du plus p’tit au plus grand que j’allais sortir des bes-tu, faut pas douter
– En küçüğünden en büyüğüne bes-tu’dan çıkacağıma dair söz verdim, hiç şüphe yok

Coucher du soleil, j’attends d’apercevoir la pleine lune
– Gün batımı, dolunayı görmek için bekliyorum.
J’étais pas le meilleur rappeur, j’étais pas plus l’convoité, j’avais pas la belle plume
– En iyi rapçi değildim, en çok arzulanan değildim, güzel kalemim yoktu
Dis-moi c’qui t’arranges ma dolce? Dis-moi, dans quelle direction faut y aller?
– Söylesene, dolce’mle ne işin var? Söylesene, hangi yöne gitmeliyiz?
On y va dans un sens (Sens) et dans nos têtes, tout va bene
– Bir yöne (Yöne) gidiyoruz ve kafamızda her şey yolunda gidiyor

Mais comment y a des lumières? À la base, on brillait que dans l’noir
– Ama ışıklar nasıl? Tabanda sadece karanlıkta parlıyorduk.
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Ouh)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Ooh)
Viens voir la vie en vrai, de plus près, c’est pas la fête en vrai (Skurt)
– Gel ve hayatı gerçek olarak gör, daha yakından, gerçek parti değil (Skurt)
Tu sais, la vie qu’on veut, on l’aurait pas ici en vrai
– Bilirsin, istediğimiz hayat, burada gerçek hayatta olmazdı.

Quand on a besoin d’aide, on crie pas, quitte à finir au sol (Au sol)
– Yardıma ihtiyacımız olduğunda, çığlık atmayız, yere düşsek bile (yere)
Viens voir la vie en vrai (Viens voir la vie en vrai), jamais, on est dans ça
– Gel ve hayatı gerçek gör (Gel ve hayatı gerçek gör), asla, biz bunun içindeyiz
Et quand un frère sait faire de l’oseille dans le propre ou dans l’sale (Hmm-mm)
– Ve bir erkek kardeş kuzukulağı temiz ya da kirli olarak nasıl yapacağını bildiğinde (Hmm-mm)
Jamais on lui porte l’œil (Jamais on lui porte l’œil), jamais on fait comme ça (Jamais on fait comme ça)
– Asla ona göz takmayız (Asla ona göz takmayız), asla böyle yapmayız (Asla böyle yapmayız)

Pende eh-eh
– Pende eh-eh
Eh-eh
– Eh-eh
Jamais on lui porte l’œil, jamais on fait comme ça
– Ona asla gözümüzü dikmeyiz, asla böyle yapmayız.
Hmm téléma nanu, téléma nanu, ‘ma nanu, téléma nanu, téléma nanu
– Hmm telema nanu, telema nanu, ‘ma nanu, telema nanu, telema nanu
Pende eh-eh
– Pende eh-eh
Eh-eh
– Eh-eh
Jamais on lui porte l’œil, jamais on fait comme ça
– Ona asla gözümüzü dikmeyiz, asla böyle yapmayız.
Hmm téléma nanu, téléma nanu, ‘ma nanu, téléma nanu, téléma nanu
– Hmm telema nanu, telema nanu, ‘ma nanu, telema nanu, telema nanu
Pende eh-eh
– Pende eh-eh
Eh-eh
– Eh-eh
Eh-eh
– Eh-eh
Eh-eh-eh
– Eh-eh-eh
Ah-ah
– Ah-ah
Ah-ah
– Ah-ah
L’coucher d’soleil m’emmène dans mon sommeil
– Gün batımı beni uykuma götürüyor
Avec un oinj, j’joue du piano et j’m’sens mieux
– Bir oinj ile piyano çalıyorum ve daha iyi hissediyorum
L’coucher d’soleil m’emmène dans mon sommeil
– Gün batımı beni uykuma götürüyor
Han-han-han-han
– Han-han-han-han
Han-han-han-han
– Han-han-han-han
Han-han-han-han
– Han-han-han-han
Han-han-han
– Han-han-han




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın