Timal – Fuego Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Oh, oh
– Oh, oh
Oh, oh, oh
– Oh, oh, oh
Oh, oh (Hey, c’est Dandy à l’appareil)
– Oh, oh (Hey, kameradaki Züppe)
Oh, oh, oh
– Oh, oh, oh

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler

J’étais jeune et affamé, devant la tour à revendre des barrettes (hеin)
– Genç ve açtım, kulenin önünde tokaları satmak için (eh)
La police va se ramenеr mais j’veux m’en sortir donc qu’est-c’qui m’arrête?
– Polis geri dönecek ama ben bu işten kurtulmak istiyorum. Beni durduran ne?
J’tire sur le pilon, j’ai le bon filon, bécane, il faut le bidon
– Havaneli çekiyorum, doğru damarım var, bisiklet, kutuyu alıyor
RS4, plus de guidon, YZ, on va le frotter et gaspiller vers la Côte d’Azur (brr)
– RS4, daha fazla gidon, YZ, onu ovalayacağız ve Côte D’azur’a (brr) doğru harcayacağız.
Ils crient “PU” quand ils sont à côté, si, si, bien vu, là, mon pote, t’assures (eh, eh)
– Bir sonraki olduklarında “PU” diye bağırıyorlar, çok, çok, iyi görüldü, dostum, seni temin ederim (eh, eh)
Et t’as pookie, tu sors de la cité aussitôt (directement)
– Ve sen pookie, hemen şehirden çık (doğrudan)
Si on t’retrouve, on va t’faire une Pascal Obispo
– Seni bulursak, sana Pascal Obispo yaparız.

Cette semaine, c’est tendu (cette semaine, c’est tendu)
– Bu hafta gergin (bu hafta gergin)
Le charbonneur s’est fait péter (le charbonneur s’est fait péter)
– Kömürcü osurdu (kömürcü osurdu)
Petit, est-ce que t’as bien entendu? (Est-ce que t’as bien entendu?)
– Evlat, bunu doğru duydun mu? (Bunu doğru duydunuz mu?)
L’histoire fait que d’se répéter (l’histoire fait que d’se répéter)
– Tarih sadece kendini tekrarlar (tarih sadece kendini tekrarlar)

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler

Depuis l’époque, ça gère, j’vois que les blocs, sa mère (brr, brr, brr)
– O zamandan beri, annesini (brr, brr, brr) engellediğini görüyorum.
J’vois que les porcs s’amènent, cagoulé pour l’salaire
– Domuzların geldiğini görüyorum, maaş için kukuletalı
Je rêve de m’envoler, -er, -er, car les enquêtes sont menées
– Araştırma yapmış olduğundan uçup, -er, -er düş gördüm,
J’remets la gomme (paw), j’te vends la dose, t’inquiète, ça va aller, -er, -er (paw, paw)
– Sakızı geri koydum (pençe), sana dozu satıyorum, endişelen, her şey yoluna girecek, -er, -er (pençe, pençe)
Là, j’suis au Total, faut mettre du Coco, on fait la route (bah ouais)
– Orada, ben toplamım, Coco’yu koymalıyım, yolu yapıyoruz (bah evet)
Quand ça prend les dos d’ânes, on est loin des bagages posés dans la soute (eh, eh, tu l’sais, hein)
– Eşeklerin sırtını aldığında, beklemeye konan bagajdan uzaktayız (eh, eh, bilirsin, eh)
J’ai des vrais amis, t’inquiète, on est soudés, ils font à bouffer, pilon renouvelé
– Gerçek arkadaşlarım var, endişelenme, birleştik, yemek yiyorlar, havaneli yenilendi
Des chiens qui reniflent, belek les keufs déguisent
– Koklayan köpekler, belek keuflar kılık değiştiriyor

Cette semaine, c’est tendu (cette semaine, c’est tendu)
– Bu hafta gergin (bu hafta gergin)
Le charbonneur s’est fait péter (le charbonneur s’est fait péter)
– Kömürcü osurdu (kömürcü osurdu)
Petit, est-ce que t’as bien entendu? (Est-ce que t’as bien entendu?)
– Evlat, bunu doğru duydun mu? (Bunu doğru duydunuz mu?)
L’histoire fait que d’se répéter (l’histoire fait que d’se répéter)
– Tarih sadece kendini tekrarlar (tarih sadece kendini tekrarlar)

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler

Tous les jours, c’est le fuego, c’est comme si on jouait la finale (oh, oh)
– Her gün fuego, final oynamak gibi (oh, oh)
Ce soir, j’ai coupé mes réseaux, j’espère qu’t’attendais pas un signal (oh, oh, oh)
– Bu gece, ağlarımı kestim, umarım bir sinyal beklemiyorsundur (oh, oh, oh)
J’monte dans les Clio, les vaisseaux, lumières des gyro’ sur le visage (oh, oh)
– Clio’ya, gemilere, yüzümdeki jiroskop ışıklarına tırmanıyorum (oh, oh)
J’rêve de m’envoler, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler (oh, oh, oh)
– Uçup gitmeyi hayal ediyorum, ‘ler, ‘ler, ‘ler, ‘ler (oh, oh, oh)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın