Tink – FMB İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I had to double-back, you way too good at that
– Bu at çift vardı-tekrar, çok iyi
Your face was all in that, you can’t keep doin’ that
– Yüzün hep içindeydi, bunu yapmaya devam edemezsin.
The way you arch my back, then pull me close to you
– Sırtımı kemerleme şeklin, sonra beni sana yaklaştırma şeklin
You hit it like a champ, damn, I’m so proud of you
– Şampiyon gibi vurdun, lanet olsun, seninle gurur duyuyorum.

Pussy undefeated, might give a title (Title)
– Yenilmez kedi, bir başlık verebilir (Başlık)
Call me when you need it, you know I’ll provide you
– İhtiyacın olduğunda beni ara, sana sağlayacağımı biliyorsun.
Can you keep a secret? Boy, I’m gon’ surprise you
– Bir sır tutabilir misin? Oğlum, sana sürpriz yapacağım.
Wettest when you slide through (Wet), oh
– Kayarken en ıslak (ıslak), oh

Once you feel it, dive off in the deep end
– Hissettiğinizde, derin sonunda dalış
You won’t need a reason
– Bir nedene ihtiyacın olmayacak.
You gon’ keep comin’ back like, “Girl, where you goin’ with that?”
– “Kızım, bununla nereye gidiyorsun?”
Love when you choke me, grab me, stroke me
– Beni boğduğunda, yakaladığında, okşadığında sev
Watch me when I give it back
– Geri verdiğimde beni izle.
This I want, nasty, bite it, scratch it
– Bunu istiyorum, iğrenç, ısır, kaşı
When I fuck, you fuck me back
– Ben siktiğimde sen de beni sikiyorsun.

Love when you fuck me, fuck me, fuck me (You slide in deep)
– Beni becerdiğinde sev, sik beni, sik beni (Derinlere kayıyorsun)
And I throw it back
– Ve onu geri atıyorum
Love when you fuck me (Oh), fuck me, fuck me (You slide in deep)
– Beni becerdiğinde sev (Oh), sik beni, sik beni (Derinlere kayıyorsun)
And I throw it back
– Ve onu geri atıyorum
Love when you
– Seni seviyorum

Sweat it out, you make me sweat it out
– Terlet beni, terlet beni
Can’t fight this feeling, babe
– Bu duyguyla savaşamam bebeğim.
So wet, we ’bout to drown
– Boğulmak için çok ıslak, ya biz
Your hands around my neck, my legs on top of you
– Ellerin boynumda, bacaklarım senin üstünde
Can’t lie, you’re fuckin’ me like you got somethin’ to prove, oh
– Yalan söyleyemem, sanki kanıtlayacak bir şeyin varmış gibi sikiyorsun beni, oh

Pussy undefeated, might give a title (Title)
– Yenilmez kedi, bir başlık verebilir (Başlık)
Call me when you need it, you know I’ll provide you
– İhtiyacın olduğunda beni ara, sana sağlayacağımı biliyorsun.
Can you keep a secret? Boy, I’m gon’ surprise you
– Bir sır tutabilir misin? Oğlum, sana sürpriz yapacağım.
Wettest when you slide through (Wet), oh
– Kayarken en ıslak (ıslak), oh

Once you feel it, dive off in the deep end
– Hissettiğinizde, derin sonunda dalış
You won’t need a reason
– Bir nedene ihtiyacın olmayacak.
You gon’ keep comin’ back like, “Girl, where you goin’ with that?” (Ooh)
– “Kızım, bununla nereye gidiyorsun?” (Ooh)
Love when you choke me, grab me, stroke me
– Beni boğduğunda, yakaladığında, okşadığında sev
Watch me when I give it back
– Geri verdiğimde beni izle.
This I want, nasty, bite it, scratch it
– Bunu istiyorum, iğrenç, ısır, kaşı
When I fuck, you fuck me back
– Ben siktiğimde sen de beni sikiyorsun.

Love when you fuck me, fuck me, fuck me (You slide in deep)
– Beni becerdiğinde sev, sik beni, sik beni (Derinlere kayıyorsun)
And I throw it back
– Ve onu geri atıyorum
Love when you fuck me (Oh), fuck me, fuck me (You slide in deep)
– Beni becerdiğinde sev (Oh), sik beni, sik beni (Derinlere kayıyorsun)
And I throw it back
– Ve onu geri atıyorum
Love when you
– Seni seviyorum




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın