I really can’t stay
– Gerçekten kalamam.
But baby, it’s cold outside
– Ama bebeğim, dışarısı soğuk.
I’ve got to go away
– Uzaklara gitmeliyim
Ah, baby, it’s cold outside
– Bebeğim, dışarısı soğuk.
This evening has been
– Bu akşam oldu
Been hoping that you’d drop in
– Uğrayacağını umuyordum.
So very nice
– Çok güzel
I’ll hold your hands, they’re just like ice
– Ellerini tutacağım, tıpkı buz gibiler.
My mother will start to worry
– Annem endişelenmeye başlayacak.
Beautiful, what’s your hurry
– Güzel, bu ne acele
My father will be pacing the floor
– Babam yere basacak.
Listen to that fireplace roar
– Şöminenin kükremesini dinle.
So really I’d better scurry
– O yüzden acele etsem iyi olacak.
Oh beautiful, please don’t hurry
– Oh güzel, lütfen acele etme.
Maybe just a half a drink more
– Belki sadece yarım içki daha
Why don’t you put some records on while I pour
– Ben dökerken sen biraz plak koysana.
The neighbours might think
– Komşular düşünebilir
Oh baby, it’s bad out there
– Bebeğim, dışarısı kötü.
Say, what’s in this drink
– Söylesene, bu içkinin içinde ne var
There’s no cabs to be had out there
– Dışarıda taksi olmayacak.
I wish I knew how
– Keşke nasıl olduğunu bilseydim.
Your eyes are like starlight now
– Gözlerin artık yıldız ışığı gibi
To break this spell
– Bu büyüyü bozmak için
I’ll take your hat, your hair looks swell
– Şapkanı alacağım, saçların kabarmış görünüyor.
I ought to say no, no, no, sir
– Hayır demeliyim, hayır, hayır efendim.
Mind if I move a little closer
– Biraz daha yaklaşmamın sakıncası var mı
At least I’m gonna say that I tried
– En azından denediğimi söyleyeceğim.
What’s the sense of hurting my pride
– Gururumu incitmenin ne anlamı var?
I really can’t stay
– Gerçekten kalamam.
Baby don’t hold out
– Bebeğim dayanma
Ahh, but it’s cold outside
– Ahh, ama dışarısı da çok soğuk.
I simply must go
– Sadece gitmeliyim
Oh, baby, it’s cold outside
– Oh, bebeğim, dışarısı da çok soğuk.
The answer is no
– Cevap hayır
You know it’s cold outside
– Dışarısı soğuk biliyorsun.
This welcome has been
– Bu karşılama oldu
I’m lucky that you dropped in
– Uğradığın için şanslıyım.
So nice and warm
– Çok güzel ve sıcak
Look out the window at that storm
– Pencereden o fırtınaya bak
My sister will be suspicious
– Kız kardeşim şüphelenecek.
Oh, your lips look delicious
– Dudakların çok lezzetli görünüyor.
My brother will be there at the door
– Kardeşim kapıda olacak.
Like waves upon a tropical shore
– Tropik bir kıyıdaki dalgalar gibi
My maiden aunt’s mind is vicious
– Bakire teyzemin aklı çok kötü
Eww, your lips are delicious
– Dudakların çok lezzetli.
Well maybe just a cigarette more
– Belki sadece bir sigara daha
Never such a blizzard before
– Daha önce hiç böyle bir kar fırtınası olmamıştı
I’ve got to go home
– Eve gitmem lazım
Ah, baby, you would freeze out there
– Bebeğim, orada donup kalırdın.
Say, lend me a coat
– Bana bir ceket ödünç ver.
You know it’s up to your knees out there
– Orada dizlerinin üstüne çöktüğünü biliyorsun.
You’ve really been grand
– Gerçekten büyük oldun
I thrill when you touch my hand
– Elime dokunduğunda heyecanlanıyorum.
But don’t you see
– Ama görmüyor musun
How can you do this thing to me
– Bana nasıl böyle bir şey yapabilirsin
There’s bound to be talk tomorrow
– Yarın mutlaka konuşulacak.
Making my life long sorrow
– Hayatımı uzun süre üzmek
At least there will plenty implied
– En azından ima edilecek çok şey var
If you caught pneumonia and died
– Eğer zatürre olup ölürsen
I really can’t stay
– Gerçekten kalamam.
Get over that old out
– O eskiyi aş artık.
Ah but it’s cold outside
– Ah ama dışarısı da çok soğuk.
Bloody freezin’ in here
– Burada lanet olası donuyor
Tom Jones Feat. Cerys Matthews – Baby It’s Cold Outside İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.