Lo so che cosa mi volevi dire
– Benim için ne demek istediğini biliyorum.
Che tanto penso solo ai fatti miei
– Sadece kendi işim hakkında çok şey düşünüyorum
Vabbè che tanto non mi puoi capire
– Peki, beni anlayamazsın.
Ci conosciamo, ma non so chi sei
– Birbirimizi tanıyoruz ama kim olduğunu bilmiyorum.
Cambiamo locale, qui c’è troppo chiasso
– Yerel olarak değişiyoruz, burada çok fazla gürültü var
Questa è la mia gente, lui è il mio amico grasso
– Bunlar benim halkım, o benim şişman arkadaşım
Stringimi le mani, fai tu il primo passo
– Ellerimi sık, ilk adımı at
Portami lontano e dopo mi rilasso
– Beni Götür ve rahatla
Mi ricordi il fondo del bicchiere, vuoi vedere
– Bana camın dibini hatırlatıyorsun, görmek istiyorsun
Che stavamo meglio se stavamo insieme, tutto bene
– Birlikte olursak daha iyi olacağımızı, tamam mı
Hai pianto e non lo fai vedere
– Ağladın ama belli etmedin.
Lo sai, forse avrei fatto il cameriere
– Belki de garson olurdum.
Se non fosse arrivata mai la musica
– Eğer müzik hiç gelmeseydi
Sei un grande sogno, ma non sei rеale
– Sen büyük bir rüyasın, ama gerçek değilsin
Vengo dal nientе, non si stava male
– Ben hiçlikten geliyorum, fena değildi
L’odio spaventa, ma il peggio è la fame
– Nefret korkutuyor, ama en kötüsü açlık
Non ti mettere a tremare
– Titremeye başlama
Che anche ‘sta notte mi parla di te
– Bu gece bile Bana senden bahsediyor .
Sto in giro per le zona mia, tu che fai?
– Dışarıdayım ve gidiyorum. Ne yapıyorsun?
Anche tu non me lo dici mai
– Sen bana hiç bahsetme bile
È così strano, ma pensavo che
– Çok garip, ama düşündüm ki
Vorrei soltanto chiederti come stai
– Sadece nasıl olduğunu sormak istiyorum.
Anche tu non me lo chiedi mai
– Sen bile bana hiç sormuyorsun
Ti giuro che ogni volta che parti
– Her gittiğine yemin ederim.
Ogni volta che parti
– Her ayrıldığında
Vorrei sparisse Piazza Garibaldi
– Piazza Garibaldi’yi yok etmek istiyorum
Ogni volta che parti
– Her ayrıldığında
So già che cosa mi volevi dire
– Benim için ne demek istediğini zaten biliyorum.
Ma speri che lo faccia al posto tuo
– Ama umarım senin için yapar
È un po’ che non mi riesci più a capire
– Beni anlayamayalı uzun zaman oldu.
E se mi guardi, non ti sembro io
– Ve bana bakarsan, sana benzemiyorum.
Ma io sono ancora quello di una volta
– Ama yine de eskiden olduğum kişiyim.
Con la faccia tosta e la battuta pronta
– Sert bir yüz ve hazır bir şaka ile
Siamo sempre stati bene anche nell’ombra
– Gölgelerde bile her zaman iyi olduk
E ora vuoi saltare giù dal treno in corsa
– Ve şimdi çalışan trenden atlamak istiyorum
Mi ricordi il fondo del bicchiere, quelle sere
– Bana camın dibini hatırlatıyorsun, o geceler
In piena estate a fare niente nel quartiere
– Yaz ortasında mahallede hiçbir şey yapmıyor
Le promesse che non posso mantenere
– Tutamayacağım sözler
Ti guardo e ho l’impressione di cadere
– Sana bakıyorum ve düşüyormuşum gibi hissediyorum
E mi sembra una cosa così stupida
– Ve bana böyle aptalca bir şey gibi görünüyor
Lo so da sempre che dovevi andare
– Gitmek zorunda olduğunu hep biliyordum.
Vengo dal niente, non si stava male
– Ben hiçlikten geliyorum, fena değildi
E c’è silenzio in giro per le strade
– Ve sokaklarda sessizlik var
Posso sentirmi pensare
– Kendimi düşünürken hissedebiliyorum.
Che anche ‘sta notte mi parla di te
– Bu gece bile Bana senden bahsediyor .
Sto in giro per le zona mia, tu che fai?
– Dışarıdayım ve gidiyorum. Ne yapıyorsun?
Anche tu non me lo dici mai
– Sen bana hiç bahsetme bile
È così strano, ma pensavo che
– Çok garip, ama düşündüm ki
Vorrei soltanto chiederti come stai
– Sadece nasıl olduğunu sormak istiyorum.
Anche tu non me lo chiedi mai
– Sen bile bana hiç sormuyorsun
Ti giuro che ogni volta che parti
– Her gittiğine yemin ederim.
Ogni volta che parti
– Her ayrıldığında
Vorrei sparisse Piazza Garibaldi
– Piazza Garibaldi’yi yok etmek istiyorum
Ogni volta che parti
– Her ayrıldığında
Anche tu (Tu)
– Sen de (sen)
Anche tu (Tu)
– Sen de (sen)
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.