The heart is a bloom
– Kalp bir çiçek
Shoots up through the stony ground
– Taşlı zeminde vuruyor
There’s no room
– Yer yok
No space to rent in this town
– Bu şehirde kiralık yer yok
You’re out of luck
– Şansına küs
And the reason that you had to care
– Ve bunu umursamanın nedeni
The traffic is stuck
– Trafik sıkıştı
And you’re not moving anywhere
– Ve hiçbir yere taşınmıyorsun
You thought you’d found a friend
– Bir arkadaş bulduğunu sanıyordun.
To take you out of this place
– Bu yer almak için
Someone you could lend a hand
– Biri yardım EDEBİLİR MİSİN
In return for grace
– Lütuf karşılığında
It’s a beautiful day
– Güzel bir gün
Sky falls, you feel like
– Gökyüzü düşer, sen gibi hissediyorum
It’s a beautiful day
– Güzel bir gün
Don’t let it get away
– Kaçmasına izin verme
You’re on the road
– Yoldasın
But you’ve got no destination
– Ama gideceğin bir yer yok.
You’re in the mud
– Çamurun içindesin.
In the maze of her imagination
– Hayal gücünün labirentinde
You’re lovin’ this town
– Bu kasabayı seviyorsun.
Even if that doesn’t ring true
– Bu doğru olmasa bile
You’ve been all over
– Her yerde oldun
And it’s been all over you
– Ve her şey senin üzerindeydi
It’s a beautiful day
– Güzel bir gün
Don’t let it get away
– Kaçmasına izin verme
It’s a beautiful day, ooh
– Güzel bir gün, ooh
Touch me
– Dokun bana
Take me to that other place
– Başka yere götür
Teach me
– Öğret bana
I know I’m not a hopeless case
– Umutsuz bir vaka olmadığımı biliyorum.
See the world in green and blue
– Dünyayı yeşil ve mavi olarak görün
See China right in front of you
– Önünüzde Çin’i görün
See the canyons broken by cloud
– Bulut tarafından Kırılan kanyonları görün
See the tuna fleets clearing the sea out
– Orkinos filolarının Denizi temizlediğini görün
See the Bedouin fires at night
– Geceleri Bedevi yangınları görmek
See the oil fields at first light and
– İlk ışıkta petrol sahalarına bakın ve
See the bird with a leaf in her mouth
– Ağzında bir yaprak olan bir kuş görmek
After the flood all the colors came out
– Selden sonra tüm renkler ortaya çıktı
It was a beautiful day
– Güzel bir gündü
Don’t let it get away
– Kaçmasına izin verme
Beautiful day
– Güzel bir gün
Touch me
– Dokun bana
Take me to that other place
– Başka yere götür
Reach me
– Bana ulaş
I know I’m not a hopeless case
– Umutsuz bir vaka olmadığımı biliyorum.
What you don’t have you don’t need it now
– Sahip olmadığın şey şimdi buna ihtiyacın yok
What you don’t know you can feel it somehow
– Bilmediğin şeyi bir şekilde hissedebilirsin
What you don’t have you don’t need it now
– Sahip olmadığın şey şimdi buna ihtiyacın yok
Don’t need it now
– Şimdi buna ihtiyacım yok
It was a beautiful day
– Güzel bir gündü
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.