Voglio che un giorno si sappia quello che ho scritto nelle canzoni
– Bir gün şarkılarda ne yazdığımı bilmek istiyorum
Che quello che ho visto è solo l’istinto e tirando a conclusioni
– Gördüğüm şey sadece içgüdü ve sonuç çıkarmak
Mi sono spacciato per ciò che non ero per più di una volta
– Bir kereden fazla olmadığım bir şey için kendimi taklit ettim
Avevo bisogno di un Dio e l’ho ritrovato sentendomi in colpa
– Bir tanrıya ihtiyacım vardı ve onu suçlu hissettim
Voglio che un giorno tu sappia quante promesse che ho infranto
– Bir gün kaç sözümü tuttuğumu bilmeni istiyorum.
Quando la notte dormivo su un fianco e sul mio cuscino, gocce di pianto
– Gece yanımda ve yastığımda uyuduğumda, damla damla ağladım
Quando bevevo e tornavo distrutto a casa la sera
– İçtiğimde ve eve geldiğimde akşam yok edildi
Convinto di avere lei a fianco, lei che puntualmente non c’era
– Onun yanında olması için ikna, o zamanında orada değildi
E voglio che un giorno risplenda la mia incertezza, le mie abitudini fragili
– Ve bir gün belirsizliğimi, kırılgan alışkanlıklarımı parlatmak istiyorum
E figlie di battiti, infiniti attimi, brevi voragini, sai
– Ve ritimlerin kızları, sonsuz anlar, kısa uçurumlar, bilirsin
Da quando ho chiesto al tempo di essere meno lento
– Zamanın daha az yavaş olmasını istediğimden beri
Adesso chiedo a me di stare al passo ma non ci riesco
– Şimdi kendime ayak uydurmamı istiyorum ama yapamam
E voglio che tu non veda mai i miei occhi di adesso
– Ve şimdi gözlerimi asla görmemeni istiyorum
Mentre sto scrivendo ho la rabbia che coincide con quanto perdo
– Yazarken, ne kadar kaybettiğime denk gelen bir öfkem var
Ma ti giuro che da sempre io punto all’eccellente
– Ama sana yemin ederim ki her zaman mükemmel olanı işaret ediyorum
Se devo avere poco scelgo di avere niente
– Eğer küçük olacaksa … bir şey tercih ederim
E costa cara la fragilità
– Ve çok kırılganlığa mal oluyor
Per chi un posto nel mondo non ha
– Dünyada yeri olmayanlar için
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
E se poi torni tu passa di qua
– Ve eğer geri gelirsen, bu taraftan gel.
È una bugia anche la verità
– Bu bir yalan, hatta gerçek
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
Voglio che un giorno si sappia quello che ho dentro, quello che ho fatto, quello che ho detto
– Bir gün içimde ne olduğunu, ne yaptığımı, ne söylediğimi bilmek istiyorum
Resta diverso il giorno che ti ho chiesto “Tu restami vicino che prima o poi perdo il controllo”
– Sana sorduğum gün farklı kalıyor: “bana yakın duruyorsun, er ya da geç kontrolü kaybediyorum”
Quando allo specchio mi guardavo stanco
– Aynada yorgun görünüyordum
Rimando la vita ad un’altra, stasera mi sento stanco
– Hayatı bir başkasına geri gönderiyorum, bu gece yorgun hissediyorum
E tu mi gridi “Calmo” e vivo in alto e vedo bianco
– Ve sen bana “sakin” diye bağırıyorsun ve ben yüksek yaşıyorum ve beyaz görüyorum
L’amore è sempre vero se visto da un altro
– Aşk her zaman başka biri tarafından görüldüğünde doğrudur
E visto che ora tu c’hai un altro, io mi sento fuori luogo
– Ve şimdi başka bir tane var, ben yersiz hissediyorum
La vita la puoi comprendere solo se senti il vuoto
– Hayatı ancak boşluğu hissederseniz anlayabilirsiniz
E Dio, che strazio esistere in un mondo che insiste
– Ve Tanrım, ısrar eden bir dünyada var olmak ne acı
Voglio stare da solo sì, dai ora dammi del triste
– Yalnız kalmak istiyorum Evet, hadi şimdi bana üzgün deyin
Io ti giuro voglio solo che un giorno si sappia
– Yemin ederim sadece bir gün bilmeni istiyorum
Che in una spiaggia resta unico ogni granello di sabbia
– Bir plajda her kum tanesi benzersiz kalır
E costa cara la fragilità
– Ve çok kırılganlığa mal oluyor
Per chi un posto nel mondo non ha
– Dünyada yeri olmayanlar için
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
E se poi torni tu passa di qua
– Ve eğer geri gelirsen, bu taraftan gel.
È una bugia anche la verità
– Bu bir yalan, hatta gerçek
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
E se poi torni tu passa di qua
– Ve eğer geri gelirsen, bu taraftan gel.
È una bugia anche la verità
– Bu bir yalan, hatta gerçek
In questo viaggio nell’infinità
– Sonsuzluğa giden bu yolculukta
So che l’amore no, non passerà
– Aşkın geçmeyeceğini biliyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.