UZI – Coeur abimé Fransızca Sözleri Türkçe Anlamları

Le cœur abîmé
– Kırık kalp
Shabz
– Shabz
Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros
– Şehirde, sinema yok, büyük

Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros, fallait se faire une place
– Şehirde, hiçbir sinema, büyük, bir yer yapmak zorunda kaldı
On fait la mélodie, on fait les bédos aussi
– Melodiyi yapıyoruz, bedos’u da yapıyoruz
Y a tout qui s’négocie, c’est la cité
– Müzakere edilen her şey var, bu şehir

On en a vu des choses, gros, malgré notre jeune âge
– Genç yaşımıza rağmen büyük şeyler gördük.
J’en connais qui découpe, connais qui dégaine, à l’aise dans l’Audi Sportback
– Kimin kestiğini biliyorum, kimin çizdiğini biliyorum, Audi Sportback’te rahat
Faut les éclater s’ils manquent de respect et si t’es solo, tu payes une équipe
– Saygısızlarsa onları tutuklamak zorundasın ve eğer yalnızsan, bir takıma para ödüyorsun
À c’qui paraît, gros, ça tue la fierté
– Kime öyle görünüyor ki, şişman, gururu öldürüyor

On est impliqué, j’sais qu’tu sais, tu m’aimеs pas t’as cliqué, tu sais qu’je sais
– Bu işe karıştık, biliyorum, beni sevmiyorsun, tıkladın, biliyorum, biliyorum.
Fallait des tickets, fallait s’appliquеr, on a tout fait en discret
– Biletlere ihtiyacımız vardı, başvurmak zorunda kaldık, her şeyi gizlice yaptık
On est impliqué, j’sais qu’tu sais, tu m’aimes pas, t’as cliqué, tu sais qu’je sais
– Biz dahiliz, bildiğini biliyorum, beni sevmiyorsun, tıkladın, bildiğimi biliyorsun
Fallait des tickets, fallait s’appliquer, on a tout fait en discret
– Biletlere ihtiyacımız vardı, başvurmak zorunda kaldık, her şeyi gizlice yaptık

Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros, fallait se faire une place
– Şehirde, hiçbir sinema, büyük, bir yer yapmak zorunda kaldı
On fait la mélodie, on fait les bédos aussi
– Melodiyi yapıyoruz, bedos’u da yapıyoruz
Y a tout qui s’négocie, c’est la cité
– Müzakere edilen her şey var, bu şehir

Et c’est toujours la même (toujours la même), et c’est toujours les mêmes (toujours les mêmes)
– Ve her zaman aynı (her zaman aynı) ve her zaman aynı (her zaman aynı)
Qui casse, qui paye, tu connais le name
– Kim kırılır, kim öder, adını biliyorsun
On aimerait tous revenir dans l’temps, on m’dit qu’j’ai un sourire d’enfant
– Hepimiz zamanda geriye gitmek istiyoruz, bana bir çocuğun gülümsemesine sahip olduğumu söylüyorlar
J’ai pas pété les plombs, la cité d’or, les p’tits seront les patrons d’en bas
– Ben osuruk değil, altın şehir, küçük olanlar aşağıdan patronlar olacak
On aimerait protéger les p’tits reufs mais ils sont dans la tess (dans la tess)
– Biz küçük reufs korumak istiyorum ama onlar tess (tess içinde)
Les grands voulaient protéger les p’tits reufs, on a vu la tess (on a vu la tess)
– Büyük olanlar küçük reufları korumak istedi, tess’i gördük (tess’i gördük)
On aimerait tous revenir dans l’temps, on m’dit qu’j’ai un sourire d’enfant
– Hepimiz zamanda geriye gitmek istiyoruz, bana bir çocuğun gülümsemesine sahip olduğumu söylüyorlar
J’ai pas pété les plombs, la cité d’or, les p’tits seront les patrons d’en bas, eh
– Ben osuruk değil, altın şehir, küçük olanlar aşağıdan patronlar olacak, eh

Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros, fallait se faire une place
– Şehirde, hiçbir sinema, büyük, bir yer yapmak zorunda kaldı
On fait la mélodie, on fait les bédos aussi
– Melodiyi yapıyoruz, bedos’u da yapıyoruz
Y a tout qui s’négocie, c’est la cité
– Müzakere edilen her şey var, bu şehir

Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros, fallait se faire une place
– Şehirde, hiçbir sinema, büyük, bir yer yapmak zorunda kaldı
On fait la mélodie, on fait les bédos aussi
– Melodiyi yapıyoruz, bedos’u da yapıyoruz
Y a tout qui s’négocie, c’est la cité
– Müzakere edilen her şey var, bu şehir

Le cœur abîmé, j’ai dealé grave
– Kalp hasar gördü, ciddi bir şekilde uğraştım
Dans la cité, pas de ciné’, gros, fallait se faire une place
– Şehirde, hiçbir sinema, büyük, bir yer yapmak zorunda kaldı
On fait la mélodie, on fait les bédos aussi
– Melodiyi yapıyoruz, bedos’u da yapıyoruz
Y a tout qui s’négocie, c’est la cité
– Müzakere edilen her şey var, bu şehir




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın