Van Morrison – T.B. Sheets İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Now, listen, Julie baby
– Dinle, Julie bebeğim.
It ain’t natural for you to cry in the midnight
– Gece yarısı ağlaman doğal değil.
It ain’t natural for you to cry when the midnight comes…
– Gece yarısı geldiğinde ağlaman doğal değil…
Into the wee small hours, long ‘fore the break of dawn
– Şafak sökmeden önce çok küçük saatlere
Oh, Lord
– Oh, Tanrım

Now, Julie, an’ there ain’t nothin’ on my mind
– Şimdi, Julie, aklımda hiçbir şey yok
More further ‘way than what you’re lookin’ for
– Aradığın şeyden daha uzak bir yol
I see the way you jumped at me, Lord, from behind the door
– Kapının arkasından bana nasıl atladığını görüyorum, Tanrım.
And looked into my eyes
– Ve gözlerimin içine baktı

Your little star struck innuendos, inadequacies an’ foreign bodies
– Küçük yıldızınız imalara, yetersizliklere ve ‘yabancı cisimlere’ çarptı
And the sunlight shining through the crack in the window pane
– Ve pencere bölmesindeki çatlaktan parlayan güneş ışığı
Numbs my brain
– Beynimi uyuşturuyor
And the sunlight shining through the crack in the window pane
– Ve pencere bölmesindeki çatlaktan parlayan güneş ışığı
Numbs my brain, oh, Lord
– Beynimi uyuşturuyor, Tanrım

So, open up the window and let me breathe
– Pencereyi aç ve nefes almama izin ver.
I said, open up the window and let me breathe
– Dedim ki, pencereyi aç ve nefes almama izin ver
I’m looking down to the street below, Lord, I cried for you
– Aşağıdaki sokağa bakıyorum, Tanrım, senin için ağladım
I cried, I cried for you, oh Lord
– Ağladım, senin için ağladım, Tanrım

The cool room, Lord, is a fool’s room
– Serin oda, Lord, aptalın odası
The cool room, Lord, is a fool’s room
– Serin oda, Lord, aptalın odası
And I can almost smell your T.B. sheets
– Ve neredeyse T.B. çarşaflarının kokusunu alabiliyorum.
And I can almost smell your T.B. sheets
– Ve neredeyse T.B. çarşaflarının kokusunu alabiliyorum.
On your sick bed
– Hasta yatağında

I gotta go, I gotta go
– Gitmeliyim, gitmeliyim
And you said, “Please, stay I wanna, I wanna
– Ve sen dedin ki, “Lütfen kal, istiyorum, istiyorum
I want a drink of water, I want a drink of water
– Bir bardak su istiyorum, bir bardak su istiyorum
Go in the kitchen, get me a drink of water”
– Mutfağa git, bana bir bardak su getir.”

I said, “I gotta go, I gotta go, baby”
– “Gitmeliyim, gitmeliyim bebeğim” dedim.
I said, “I’ll send, I’ll send somebody around, later
– Dedim ki, “Göndereceğim, birini göndereceğim, sonra
You know we got John comin’ around here later
– John’un daha sonra buraya geleceğini biliyorsun.
With a bottle of wine for you, baby, but I gotta go”
– Sana bir şişe şarap getirdim bebeğim ama gitmeliyim.”

The cool room, Lord, is a fool’s room
– Serin oda, Lord, aptalın odası
The cool room, Lord, Lord, is a fool’s room
– Serin oda, Tanrım, Tanrım, bir aptalın odası
And I can almost smell your T.B. sheets
– Ve neredeyse T.B. çarşaflarının kokusunu alabiliyorum.
I can almost smell your T.B. sheets, T.B.
– Neredeyse T.B. çarşaflarının kokusunu alabiliyorum, T.B.

I gotta go, I’ll send around, send around one that grumbles later on, babe
– Gitmeliyim, etrafa göndereceğim, daha sonra homurdanan birini göndereceğim bebeğim
See what I can pick up for you, you know that
– Senin için ne alabileceğime bak, bunu biliyorsun
Yeah, I got a few things going too
– Evet, benim de bazı işlerim var.
Don’t worry about it, don’t worry about it, don’t worry
– Endişelenme, endişelenme, endişelenme

Go, go, go, go, gotta go
– Git, git, git, git, gitmeliyim
Gotta, gotta go, gotta go, gotta go
– Gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim
All right all right
– Tamam tamam tamam
I turned on the radio, wanna hear a few tunes
– Radyoyu açtım, birkaç melodi duymak istiyorum
Turn on the radio for you
– Sizin için radyoyu açın
There you go, there you go
– İşte böyle, işte böyle
There you go, baby, there you go
– İşte böyle bebeğim, işte böyle
You’ll be all right too, yeah
– Sen de iyi olacaksın, evet
I know it ain’t funny, it ain’t funny at all, baby
– Komik olmadığını biliyorum, hiç komik değil bebeğim
You laying in the cool room, man
– Serin odada yatıyorsun dostum.
You laying in the cool room, in the cool room
– Serin bir odada, serin bir odada yatıyorsun.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın