Could I belong here?
– Buraya ait olabilir miyim?
The vibes are kinda strong here
– Buradaki hisler biraz güçlü.
The vibes are kinda wrong here
– Buradaki hisler biraz yanlış.
Scared to know just what goes on here
– Burada neler olduğunu bilmekten korkuyorum.
Some guy has taken me into his garden
– Adamın biri beni bahçesine götürdü.
It seems to be some kind of mountain
– Bir çeşit dağ gibi görünüyor.
I’m socially anxious and a long way from home
– Sosyal olarak endişeliyim ve evden çok uzaktayım
I’ve only just learnt my margarita from mojito, so
– Margarita’mı mojito’dan yeni öğrendim, o yüzden
Could I belong here?
– Buraya ait olabilir miyim?
The vibes are kinda strong here
– Buradaki hisler biraz güçlü.
Ask me if I’m from here and I won’t say no
– Buralı mıyım diye sor ve hayır demeyeceğim.
I won’t say no, I’ll give it a go
– Hayır demeyeceğim, deneyeceğim.
I won’t say no, I’ll give it a
– Hayır demeyeceğim, bir vereceğim.
Shot for the spot at the top, a girl like mе
– En tepedeki yer için vurulmuş, benim gibi bir kız
Would you believe I’m in Los Angеles?
– Los Angeles’ta olduğuma inanır mısın?
This guy asks me where my home is, I say, “I don’t know, it’s
– Bu adam bana evimin nerede olduğunu soruyor, diyorum ki, “Bilmiyorum, bu
Probably where the boy I love and left all on his own is”
– Muhtemelen sevdiğim ve tek başına bıraktığım çocuğun olduğu yer”
He rolls his eyes and cuts a selfish line of blow
– Gözlerini yuvarlar ve bencil bir darbe çizgisi keser
He was here for one thing, if he can’t get it then he’ll go, but
– Bir şey için buradaydı, eğer alamazsa o zaman gider, ama
I don’t care, I’m in the Hollywood Hills
– Umurumda değil, Hollywood Tepeleri’ndeyim.
I’m no longer pulling pints, I’m no longer cashing tills
– Artık bira bardağı çekmiyorum, artık kasaları bozdurmuyorum
And I’m alive, I feel like Marilyn Monroe
– Ve yaşıyorum, kendimi Marilyn Monroe gibi hissediyorum
If you’re all poppin’ pills, you know I won’t say no
– Hepiniz hap içiyorsanız, hayır demeyeceğimi biliyorsunuz.
I won’t say no, I’ll give it a go
– Hayır demeyeceğim, deneyeceğim.
I won’t say no, I’ll give it a
– Hayır demeyeceğim, bir vereceğim.
Shot for the spot at the top, a girl like me
– En tepedeki yer için vurulmuş, benim gibi bir kız
Would you believe I’m in Los Angeles?
– Los Angeles’ta olduğuma inanır mısın?
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
The guy from the garden, I think his name is Adam
– Bahçedeki adam, sanırım adı Adam.
He’s in bed here beside me, though I think he is a bad man
– Burada yanımda yatıyor, ama bence o kötü bir adam.
He like the fact that I play music in a band
– Bir grupta müzik çalmamdan hoşlanıyor.
He is making a movie and the score needs a hand
– O bir film yapıyor ve skorun yardıma ihtiyacı var
Feel like I’m falling, dreams slowly stalling
– Düşüyormuşum gibi hissediyorum, hayaller yavaş yavaş oyalanıyor
Extravagance disguised as elegance is boring
– Zarafet kılığında savurganlık sıkıcıdır
I don’t belong here, though it really is quite fun here
– Buraya ait değilim, ama burası gerçekten çok eğlenceli.
“Hey, is Mum there? It’s just me, I felt like calling”
– “Hey, annem orada mı? Sadece benim, aramak istedim”
I won’t say no, I’ll give it a go
– Hayır demeyeceğim, deneyeceğim.
I won’t say no, I’ll give it a
– Hayır demeyeceğim, bir vereceğim.
Shot for the spot at the top, a girl like me
– En tepedeki yer için vurulmuş, benim gibi bir kız
Would you believe I’m in Los Angeles?
– Los Angeles’ta olduğuma inanır mısın?
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
Don’t lose sight
– Sakın Gözden kaçırmayın
Wolf Alice – Delicious Things İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.