Wos – Andromeda İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

¿Qué no soy el mismo?
– Ben eskisi gibi değilim?
Obvio que cambio, si suena otra música es distinto lo que bailo
– Tabii ki değişiyorum, eğer başka müzik çalarsa dans ettiğim şey farklı
Yo sí tengo los huevos para hacerme cargo
– Başa geçecek cesaretim var.
Me adapto, vuelo, rapto, no le escapó al contacto
– Uyum sağlıyorum, kaçıyorum, kaçırıyorum, temastan kaçmadım

Todo es tan duro y la vida frágil
– Her şey çok zor ve hayat kırılgan
Sé que soy de vidrio y puedo romperme fácil
– Camdan yapıldığımı ve kolayca kırılabileceğimi biliyorum.
No tengo delirios, pero casi
– Sanrılarım yok ama neredeyse
No tengo delirios, pero sé que hay
– Sanrılarım yok ama biliyorum ki var

Golpes que aguanto y otros no tanto
– Dayanamıyorum ve dayanamıyorum
Y si me caigo, no me levanto
– Ve eğer düşersem, kalkmam.
Hoy quiero dormir acurrucado como un gato
– Bugün bir kedi gibi sarılıp uyumak istiyorum.
Aparecé en mis sueños por lo menos, así charlamos un rato
– En azından rüyalarımda göründüm, bu yüzden bir süre sohbet ettik

No me cuesta admitir
– İtiraf etmekte zorlanmıyorum.
Que aunque me dedico a las palabras, hoy no tengo qué decir
– Kelimeler için kendimi adamak, bugün ancak bir şey var ki
¿De qué me sirve mentir?
– İyi bana ne yatıyor?
Prefiero a sentir la angustia y el vacío de existir, sí
– Varoluşun acısını ve boşluğunu hissetmeyi tercih ederim, evet

Quiero morir, pero no sé cómo
– Ölmek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Quiero vivir, pero no sé cuánto
– Yaşamak istiyorum ama ne kadar olduğunu bilmiyorum.
Morir sabiendo la mierda que somos
– Bok bilerek öleceğiz
Y vivir hasta que se acabe el encanto
– Ve çekicilik bitene kadar yaşa

Perdón, mi amor, si esto te dolió
– Üzgünüm aşkım, eğer bu canını yaktıysa
Quise morir de amor, pero no me salió
– Aşktan ölmek istedim ama ortaya çıkmadı.
Quizás sólo pienso en mí y en mi bienestar
– Belki de sadece kendimi ve iyiliğimi düşünüyorum.
Sea sólo eso lo que me impide a amar
– Sadece bu beni sevmekten alıkoyuyor.

No puedo amar, ¿no puedo amar?
– Sevemem, sevemez miyim?
O solo no amo como aman los demás
– Ya da başkalarının sevdiği gibi sevmiyorum.
¿Cómo hay que amar?, ¿hay que amar?
– Aşk nasıl? sevmek zorunda mıyız?
Hay que desarmar los preceptos hechos, y tirarse al mar
– Verilen emirleri etkisiz hale getirmeli ve kendimizi denize atmalıyız.

¿Plata?, obvio que quiero
– Gümüş? elbette istiyorum.
Pero la vida es un flash como para pensar sólo en el dinero
– Ama hayat sadece parayı düşünmek için bir flaştır
Si estoy solo, ¿pa’ qué quiero estar primero?
– Eğer yalnızsam, neden ilk ben olmak istiyorum?
Me deprime imaginarme dormir solo con mi ego
– Egomla yalnız uyuduğumu hayal etmek beni üzüyor.

¿Cómo querés que no tenga sabor a poco
– Tadı nasıl az olmasın istiyorsun?
Si esa chica me dio un beso y después me pidió una foto?
– Eğer o kız beni öpüp sonra fotoğraf isteseydi?
Ya no sé qué tan real es lo que toco
– Artık oynadığım şeyin ne kadar gerçek olduğunu bilmiyorum.
Se me acerca y yo me construí una cerca para no volverme loco
– Bana geliyor ve çıldırmamak için bir çit yaptım.

Me preguntan: “¿todo okey?” Saben que está todo mal
– Bana soruyorlar, ” Tamam mı?”Her şeyin yanlış olduğunu biliyorlar
Les respondo “todo bien”, porque sé que les da igual
– Onlara “tamam” cevabını veriyorum çünkü umursamadıklarını biliyorum.
No pido que intentes ponerte en mi lugar
– Kendini benim yerime koymaya çalışmanı istemiyorum.
Con el tuyo es suficiente y eso es mucho pa’ afrontar
– Seninkiyle yetiyor ve yüzleşecek çok şey var

Entonces, no te dediques a hablar
– O zaman konuşma.
La cosa está jodida pa’ que vengas a criticar
– Gelip eleştirmen senin için çok boktan.
Me viste cara de bueno y te querés zarpar
– İyi göründüğümü gördün ve yelken açmak istiyorsun.
Esta vez te rompo el cuello, y te lo digo literal
– Bu sefer boynunu kıracağım ve sana tam anlamıyla söyleyeceğim.

Hace tiempo que vengo batiendo mi posta
– Uzun zamandır postamı yendim.
Así que ningún gil va a robarme la torta
– Yani hiçbir gil pastamı çalmayacak.
La hago corta, la rebano con mi mano si el cuchillo no corta
– Kısa keserim, bıçak kesmezse elimle keserim.
Tu supuesta verdad me sabe a bosta
– Senin sözde gerçeğinin tadı bana bok gibi geliyor.

Todo muere, todo vuelve, todo se transforma
– Her şey ölür, her şey geri döner, her şey dönüştürülür
Pero tenés miedo de romper las normas
– Ama kuralları çiğnemekten korkuyorsun.
De aguantar las bombas, eso te trastorna
– Bombalara katlanmak seni üzüyor.
Hay que ser valiente para pelear con tu sombra
– Cesur olmak gölge ile savaşmak zorunda




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın