It was a reasonable take
– Makul bir karardı.
But in the time that it took
– Ama geçen zamanda
To find a beat in the break
– Molada bir ritim bulmak için
The needle combing through the grooves of your mind had already stuck in
– Zihninin oluklarını tarayan iğne çoktan içeri girmişti.
So you turn to a friend
– Yani bir arkadaşa dönüyorsun.
You asked them what they had left
– Onlara ne bıraktıklarını sordun.
They stuck their hand down the back of their pants and said
– Ellerini pantolonlarının arkasına soktular ve dediler ki:
“I think the conversation might be reaching an end”
– “Konuşmanın sona erdiğini düşünüyorum.”
I said we can’t have that
– Bunu alamayacağımızı söylemiştim.
Pour another for my brother
– Kardeşim için bir tane daha doldur.
Sister, or whichever other you’d prefer we call ya
– Kardeş, ya da hangisini tercih edersen et seni arayalım
There’s no judgeent, only understanding
– Yargılayıcı yok, sadece anlayış var
While we’re standing ’round, hand in hand
– Biz etrafta dururken, el ele
Watching the world burn
– Dünyanın yanmasını izlemek
I saw the narrative peak
– Anlatı zirvesini gördüm
Though it was not evident
– Ama açık değildi
As we agreed that everything was so bleak
– Her şeyin çok kasvetli olduğunu kabul ettiğimiz gibi
That giving your two pence on anything
– Bir şey üzerinde iki peni vererek
It wasn’t worth a fucking thing
– Hiçbir şey için değmezdi
So we had become friends
– Böylece arkadaş olmuştuk.
Though I do not know your name
– Adını bilmesem de
And come the morning following the night that everything changed
– Ve her şeyin değiştiği geceyi takip eden sabah gel
I was ashamed to recognise that everything’s still the same
– Her şeyin hala aynı olduğunu kabul etmekten utanıyordum.
I said we can’t have that
– Bunu alamayacağımızı söylemiştim.
Pour another for my brother
– Kardeşim için bir tane daha doldur.
Sister, or whichever other you’d prefer we call ya
– Kardeş, ya da hangisini tercih edersen et seni arayalım
Yeah, there’s no judgement, only understanding
– Evet, yargı yok, sadece anlayış var.
While we’re standing ’round, hand in hand
– Biz etrafta dururken, el ele
Watching the world burn
– Dünyanın yanmasını izlemek
I said we can’t have that
– Bunu alamayacağımızı söylemiştim.
Pour another for my brother
– Kardeşim için bir tane daha doldur.
Sister, or whichever other you’d prefer we call ya
– Kardeş, ya da hangisini tercih edersen et seni arayalım
Yeah, there’s no judgement, only understanding
– Evet, yargı yok, sadece anlayış var.
While we’re standing ’round, hand in hand
– Biz etrafta dururken, el ele
Watching the world burn
– Dünyanın yanmasını izlemek
We can’t have that
– Ama biz
Pour another for my brother
– Kardeşim için bir tane daha doldur.
Sister, or whichever other you’d prefer we call ya
– Kardeş, ya da hangisini tercih edersen et seni arayalım
Yeah, there’s no judgement, only understanding
– Evet, yargı yok, sadece anlayış var.
While we’re standing ’round, hand in hand
– Biz etrafta dururken, el ele
Watching the world burn
– Dünyanın yanmasını izlemek
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Standing ’round, hand in hand, watching the world burn
– Ayakta, el ele, dünyanın yanışını seyrederken
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.