I can’t leave my bed but I can’t sleep
– Yatağımdan çıkamıyorum ama uyuyamıyorum.
I got no clean clothes and I can’t eat
– Temiz giysilerim yok ve yemek yiyemiyorum.
And I smoke too much ’til I can’t breathe
– Ve nefes alamayana kadar çok içiyorum.
I’m emotional, I’ll always be
– Duygusalım, her zaman olacağım.
And I hate myself, but that’s alright
– Ve kendimden nefret ediyorum, ama sorun değil
And I love myself, but that’s alright
– Ve kendimi seviyorum, ama sorun değil
And I tell myself that it’s alright
– İyi olduğunu ve kendime söylüyorum
That I dream about the day I die
– Öldüğüm günü hayal ettiğimi
To my surprise, there’s no one to blame
– Sürprizime göre, suçlayacak kimse yok.
Nobody came, what a shame, shame, shame
– Hiç kimse geldi, ne yazık, yazık, yazık
I’ve been dancing at my funeral
– Cenazemde dans ediyordum.
Waitin’ for you to arrive
– Sizin gelmenizi bekliyor
I was hoping you’d look beautiful
– Güzel görüneceğini umuyordum.
Dancin’ with tears in your eyes
– Gözlerinde yaşlarla dans etmek
But nobody came, what a shame, shame, shame
– Ama hiç kimse geldi, ne yazık, yazık, yazık
My hair fell out ’cause I dyed it cheap
– Ucuza boyadığım için saçlarım döküldü.
I want a real fake smile, but I hate my teeth
– Sahte bir gülümseme istiyorum ama dişlerimden nefret ediyorum.
I wanna tell you that I love you, but I just can’t speak
– Seni sevdiğimi söylemek istiyorum ama konuşamıyorum.
I got a fucked-up soul and an STD
– Berbat bir ruhum ve cinsel yolla bulaşan bir hastalığım var.
Do you hate yourself? Well, that’s alright
– Kendinden nefret mi ediyorsun? Sorun değil
Do you love yourself? Well, that’s alright
– Kendini seviyor musun? Sorun değil
Do you tell yourself that it’s alright
– Kendine sorun olmadığını mı söylüyorsun?
That you dream about the day you die?
– Öldüğün günü hayal ettiğini mi?
To my surprise, there’s no one to blame
– Sürprizime göre, suçlayacak kimse yok.
Nobody came, what a shame, shame, shame
– Hiç kimse geldi, ne yazık, yazık, yazık
I’ve been dancing at my funeral
– Cenazemde dans ediyordum.
Waitin’ for you to arrive
– Sizin gelmenizi bekliyor
I was hoping you’d look beautiful
– Güzel görüneceğini umuyordum.
Dancin’ with tears in your eyes
– Gözlerinde yaşlarla dans etmek
But nobody came, what a shame, shame, shame
– Ama hiç kimse geldi, ne yazık, yazık, yazık
Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
– Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
– Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
– Oh-oh-oh-oh, oh-oh-oh
I wanna prove my love before I leave
– Gitmeden önce aşkımı kanıtlamak istiyorum.
I wanna make you come and scrape my knees
– Gelip dizlerimi kazımanı istiyorum.
Want you to bite my tongue until I bleed
– Kanayana kadar dilimi ısırmanı istiyorum.
And you can put these fuckin’ words in my obituary
– Ve bu lanet kelimeleri ölüm ilanıma koyabilirsin.
We all hate ourselves, well, that’s alright
– Hepimiz kendimizden nefret ediyoruz, sorun değil.
We all love ourselves, well, that’s alright
– Hepimiz kendimizi seviyoruz, sorun değil.
We all tell ourselves that it’s alright
– Tamam hepimiz kendimizi anlatmak
That we dream about the day we die
– Öldüğümüz günü hayal ettiğimizi
I’ve been dancing at my funeral
– Cenazemde dans ediyordum.
Waitin’ for you to arrive
– Sizin gelmenizi bekliyor
I was hoping you’d look beautiful
– Güzel görüneceğini umuyordum.
Dancin’ with tears in your eyes
– Gözlerinde yaşlarla dans etmek
But nobody came, what a shame, shame, shame
– Ama hiç kimse geldi, ne yazık, yazık, yazık
Nobody came, what a shame, shame, shame, shame, shame
– Hiç kimse geldi, ne bir utanç, utanç, utanç, utanç, utanç
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.