I’m only 18
– 18 yaşındayım
And I feel like I’m dying
– Ve ölüyormuşum gibi hissediyorum
I’m getting sad too soon
– Çok erken üzülüyorum.
I hope I make it ’cause I’m trying
– Umarım başarırım çünkü deniyorum.
I’ve loved and I’ve lost
– Sevdim ve kaybettim
And I realized that it’s all my fault
– Ve fark ettim ki hepsi benim hatam.
Wish someone loved me enough
– Keşke biri beni yeterince sevseydi.
To catch me when I fall
– Düştüğümde beni yakalamak için
Hmm
– Hmm
And I know it’s kinda selfish but
– Bencilce olduğunu biliyorum ama
It’s not my choice to leave
– Ayrılmak benim seçimim değil.
‘Cause I wish I could stay
– Çünkü keşke kalabilseydim
But it’s more of a need
– Ama bu daha çok bir ihtiyaç
For me to go away
– Benim için gitmek
I’m tired of the world hating on me
– Bana dünyanın nefret etmekten yoruldum artık …
I wake up to the friends that I can’t keep
– Tutamayacağım arkadaşlarımla uyanıyorum.
And when the end is near and I’m asleep
– Ve son yaklaştığında ve ben uyurken
I’ll be chasing dreams while counting sheep
– Koyunları sayarken hayallerin peşinde olacağım.
Hmm, hmm
– Hmm, hmm
When I turn 19, I’ma feel like I’m flying
– 19 Yaşına geldiğimde uçuyormuşum gibi hissedeceğim.
I’m in the sky where, where I’m free and I’m smiling
– Gökyüzündeyim özgür olduğum yerdeyim ve gülümsüyorum
But till then
– Ama o zamana kadar
Things will stay in the same
– Her şey aynı kalacak
Things will never change
– İşler asla değişmeyecek
Life will be a mess
– Hayat bir karmaşa olacak
And that life I became hopelessly in love
– Ve o hayata umutsuzca aşık oldum
With doing what my brain tells me to do
– Beynimin yapmamı söylediği şeyi yapmakla
And life, I’m over you
– Ve hayat, seni aştım

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.