Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 4

abuhava * İklim.
abuk sabuk * Akla, mantığa uymayan, düşünmeden söylenen, saçma sapan (söz).
abuk sabuk konuşmak * saçma sapan söz söylemek.
abuk sabukluk * Ciddiyetsizlik, saçmalık.
abuli * İstenç yitimi, irade kaybı.
abullabut * Hantal, kaba ve anlayışsız (kimse).
* Biçimsiz ve kötü giyinen, giyimine özen göstermeyen (kimse).
abullabutluk * Abullabut gibi davranma, abullabut olma durumu.
abur cubur * Sırası, tadı, yararı gözetilmeksizin rastgele yenilen şeyler.
* İşe yaramayan, boş.
abus * Asık suratlı, somurtkan (kimse).
* Somurtkan, çatık, asık (yüz).
* Niteliği bilinmeyen, garip, acayip.
Ac * Aktinyum’un kısaltması.
acaba * Merak, kararsızlık veya kuşku anlatır.
-acak / -ecek * Fiil çekim eki (gelecek zaman eki).
* Fiilden isim ve sıfat yapma eki.
Acar * GüneybatıKafkasya’nın Türkiye sınırına yakın bölgesinde yaşayan bir halk.
acar * Atılgan, gözü pek, yiğit, kabadayı, yılmaz, kabına sığmaz.
* Güçlü ve becerikli, çevik, enerjik.
* Yeni.
Acara * Bkz. Acar.
acarlaşma * Acarlaşmak işi.
acarlaşmak * Acar duruma gelmek.
acarlık * Acar olma durumu.
acayibine gitmek * yadırgamak, tuhafına gitmek.
acayip * Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, şaşılacak, şaşmaya değer, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı.
* Şaşma anlatır.
acayip olmak * yadırganacak bir duruma girmek.
acayipleşme * Acayipleşmek durumu.
acayipleşmek * Başkalaşmak, yadırganacak bir duruma girmek.
acayipleştirme * Acayipleştirmek işi.
acayipleştirmek * Acayip, yadırganacak bir duruma getirmek.
acayiplik * Acayip olma durumu, yabansılık, gariplik, tuhaflık.
accelerando * Parçanın çalınırken gittikçe hızlanacağınıanlatır.
acele * Çabuk davranma zorunluluğu, ivedi, ivecenlik.
* Vakit geçirmeden, tez olarak.
acele acele * Çabuk çabuk, hızlı olarak, büyük bir çabuklukla.
acele etmek * çabuk davranmak, ivmek.
* telâşetmek, sabırsızlanmak.
acele işe şeytan karışır * düşünüp taşınmadan, ivedi olarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemesi gerektiğini anlatır.
aceleci * Tez işgören, çabuk davranan, telâşlı, ivecen.
acelecilik * Aceleci olma durumu, ivecenlik.
aceleleştirme * Aceleleştirmek işi.
aceleleştirmek * Çabuklaştırmak.
aceleye gelmek * çabuk yapıldığı için gereken özen gösterilmemişolmak.
aceleye getirmek * zaman darlığından yararlanarak birini aldatmak veya bir işi üstünkörü yapmak.
Acem * İranlı.
* İran’a özgü.
* İran ülkesi.
acem * Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde.
Acem halayı * Güney Anadolu yöresinde oynanan bir halk oyunu.
Acem kılıcı gibi * hem birinden yana, hem ona karşı olabilen.
Acem lâlesi * Taşkırangillerden, turuncu ve sarırenkte çiçekli, yıllık ve çok yıllık türleri olan, tohumla saksıda ve tarlada
üretilebilen bir süs bitkisi, güneştopu.
Acem pilâvı * Safran ve zencefil ile yapılan İran usulü bir pilâv çeşidi.
acemaşiran * Klâsik Türk müziğinde kullanılan şet makamlarından biri.
acemborusu * Canlı kırmızı çiçekler açan bir süs bitkisi (Bigonia radicams).
acembuselik * Klâsik Türk müziğinde kullanılan birleşik bir makam.
Acemce * Farsça.
acemi * Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen.
* İşinde, mesleğinde ilerlememiş.
* Bir yerin, bir şeyin yabancısı.
* Saraya yeni alınmış cariyelere verilen ad.
acemi ağası * Hareme yeni alınan cariyelerin ağası.
acemi çaylak * Tecrübesiz, toy, beceriksiz.

Bir yanıt yazın