ad çekilmek | * ad çekmek işi yapılmak. |
ad çekimi | * Bkz. isim çekimi. |
ad çekme | * Ad çekmek işi, kur’a. |
ad çekmek | * raslantıya ve talihe bağlı bir ayırma yapmak için, her birinde birer ad yazılmışkâğıtlardan birini çekmek, kur’a çekmek. |
ad çekmeye girmek | * kur’aya tâbi olmak. * oyunun başlangıcında, oyuncular arasında alan seçimi, başlama atışıveya karşılama hakkı için öncelik sağlayan iş. |
ad çektirmek | * ad çekmek işini yaptırmak. |
ad değişimi | * Bkz. mecazimürsel. |
ad durumu | * Bkz. isim hâli. |
ad gövdesi | * Bkz. isim gövdesi. |
ad koymak | * çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, adlandırmak, isim koymak, tesmiye etmek. |
ad kökü | * Bkz. isim kökü. |
ad takmak | * adlandırmak, ad koymak. |
ad tamlaması | * Bkz. isim tamlaması. |
ad vermek | * ad koymak, adlandırmak, tesmiye etmek. * bir işi kimin yaptığınısöylemek. |
ad yapmak | * isim yapmak. |
ada | * Her yanısu ile çevrilmişkara parçası. * Trafiğe açık bir yol üzerinde sola dönüşleri sağlayan, sağtarafta veya yol ortasında yer alan kaldırım taşıyla ayrılmışalan. * Çevresi yollarla belirlenmişolan arsa ve böyle bir arsayıkaplayan yapılar topluluğu. |
ada balığı | * Bkz. amber balığı. |
ada çayı | * Ballı babagillerden, yurdumuzda çok yetişen tüylü ve beyazımtırak yaprakları olan ıtırlı bir bitki (Salvia oflicinalis). * Bu bitkiden yapılan sıcak içecek. |
ada gibi gemi | * pek büyük (gemi). |
ada soğanı | * Zambakgillerden, soğanından ilâç olarak yararlanılan birtakım maddeler elde edilen çok yıllık bir bitki (Urginea maritima). |
ada tavşanı | * Evcil cinsleri de olan tavşana yakın bir kemirici memeli (Oryetolagus cuniculus). |
adabımuaşeret | * Terbiyeli, ince davranmak için tutulması gereken yollar, davranıştöresi, davranış bilgisi, topluluk töresi, görgü. |
adacık | * Küçük ada. |
adacılık | * Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden, kavram gerekliğine karşıt olarak, tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş, nominalizm. |
adagio | * Yavaş, ağır olarak. * Bu biçimde çalınan beste. |
adak | * Adamak işi veya adanılan şey, nezir. |
adak adamak | * bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kurban kesip yoksullara dağıtmak veya kutsal bir güce yönelik bir niyette bulunmak. |
adaklama | * Adaklamak durumu. |
adaklamak | * Küçük çocuk yürümeye başlamak. |
adaklanma | * Adaklanmak işi veya durumu. |
adaklanmak | * Nişanlıduruma gelmek, nişanlanmak. |
adaklı | * Adağı olan, adak adamışolan. * Nişanlı, yavuklu, sözlü. |
adaklık | * Adak olarak ayrılmış(hayvan). * Adak adanan yer. |
adaksız | * Adağı olmayan, adak adamamışolan. * Nişanlı olmayan. |
adale | * Kas. |
adaleli | * Kaslı, kaslarısıkı, gelişmiş. |
adalesiz | * Kassız. |
adalet | * Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe. * Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları. * Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanıverme. |
adalet dağıtmak | * kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek, tanınmak. |
adalet divanı | * Devletler arasındaki birtakım hukuk anlaşmazlıklarına bakan ve merkezi La Haye’de bulunan uluslar arası mahkeme. |
adalet kapısı | * Hak ve hukukun aranması için başvurulan merci, mahkeme. |
adalet mahkemesi | * Bkz. adliye mahkemesi. |
adalet örgütü | * Adliye teşkilâtı. |
adalet sarayı | * Mahkemelerin bulunduğu büyük yapı. |
adalete teslim etmek | * sanığı, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa götürmek. |
adalete teslim olmak | * sanık, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa gidip hakkında gerekli işlemin yapılmasını istemek. |
adaletine sığınmak | * (birinden) anlayış, hoşgörü, yakınlık beklemek. |
adaletli | * Adalete uygun düşen veya adaletli olan, adil. |
adaletlilik | * Adaletli olma durumu. |
adaletsiz | * Adalete aykırıdüşen veya adaleti olmayan. |
Kategoriler