Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 35

akıl doktoru * Psikiyatrist.
akıl durdurmak * bir şey çok şaşırtıcınitelikte olmak, insanışaşırtmak.
akıl erdirememek (veya ermemek) * ne olduğunu anlayamamak, sırrınıçözememek.
akıl erdirmek * anlamak, sırrınıçözmek.
akıl etmek * herhangi bir önlem veya çareyi zamanında düşünmek, vaktinde hatırlamak.
akıl hastahanesi * Akıl hastalarının yatırıldığıhastahane.
akıl hastası * Ruh hastası, deli.
akıl havsala almamak * akla mantığa sığmamak.
akıl hocası * Birine yol gösterip akıl öğreten kimse.
* Herkese akıl öğretmeye meraklıkimse.
akıl için yol (veya tarik) birdir * iyi düşünülünce ayrıayrıkimselerce varılacak sonuç hep aynıdır.
akıl işi değil * akla uygun değil, doğru değil.
akıl kârı olmamak * akıllı bir kişinin yapacağı işolmamak.
akıl kethüdası * Herkese akıl öğretme merakında olan kimse.
akıl kumkuması * Çok bilmişkimse.
akıl kutusu * Çok akıllı, zeki kimse.
akıl öğretmek * nasıl davranacağını göstermek, yol göstermek, akıl vermek.
akıl sır ermemek * bir işin niteliğini, gizli yönlerini anlayamamak.
akıl terelelli * pek delişmen, kendisinden ciddî bir düşünce, davranış beklenmeyen (kimse).
akıl var, yakın var (veya akıl var, izan var) * kafa yormaya gerek yok.
akıl vermek * bir konuda yol göstermek, akıl öğretmek.
akıl yaşta değil, baştadır * akıllı olma ile yaşlı olma arasında ilgi yoktur; bazıküçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.
akıl yormak * hatırlamaya çalışmak, zihnini zorlamak.
akıl yürütmek * herhangi bir konuda fikir vermek.
akıl zayıflığı * Deliliğe kadar varmayan akıl bozukluğu.
akılcı * Akılcılıkla ilgili.
* Akılcılıktan yana olan kimse, usçu, rasyonalist.
akılcılık * Akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümden gelimli çıkarmalarda bulan
öğretilerin genel adı, usçuluk, akliye, rasyonalizm.
* Akla ve akıl yolu ile varılan yargıya inanma, akla aykırıveya akıl dışıhiçbir şeyi tanımama davranışıve
tutumu, akliye, rasyonalizm.
* Bilginin evrensellik ve zorunluluğunun deneyden ve deneye dayanan genellemeden değil, yalnızca akıldan
çıkartılabileceğini savunan öğreti, rasyonalizm.
akılda kalmak * akılda yer etmek, unutulmamak.
akılda tutmak * unutmamak.
akıldan çıkarmak * düşünmemek, unutmak, umudunu kesmek.
akıldan çıkmak * unutulmak.
akıldan çıkmak * unutmak.
akıldan çıkmamak * unutamamak.
akıldan geçirmek * bir şey yapmayıdüşünmek, tasarlamak.
akıllandırma * Akıllandırmak işi, durumu.
akıllandırmak * Aklınıkullanmasını sağlamak, aklını başına getirmek.
akıllanma * Akıllanmak işi.
akıllanmak * Karşılaşılan olayların sonuçlarından yararlanarak davranmak.
* Uslanmak.
akıllara durgunluk vermek * çok şaşılacak bir sey olmak.
akıllarıpazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılınıalmış(veya akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş) * “insan kendi aklını başkasınınkinden üstün görür” anlamında kullanılır.
akıllı * Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan.
* Karşısındakinin düşüncesizliğini belirtmek için söylenilen uyarma sözü.
* (alay yollu) Düşüncesiz, aptal.
akıllıdüşününceye kadar deli çocuğunu (veya oğlunu) everir * kendini akıllısananlar çok kez akılsız diye tanınanlardan daha az başarı gösterir.
akıllı geçinmek * kendini çok akıllısanmak.
akıllıköprü arayıncaya dek deli suyu geçer * atak kişi tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır.
akıllı olmak * gerçeklere uygun davranmak.
akıllıuslu * Akıllı olarak, yaramazlık etmeyerek, dengeli.
akıllıca * Akla yakın, doğru olarak.
* Akla yakın, doğru, makul.
akıllılık * Akıllı olma durumu; uyanıklık.
akıllılık etmek * yerinde ve uygun davranmak.
akılsal * Düşünceyi ve gerçeği somut değerlerle birbirine bağlayan hakikati içine alan şey.
akılsallaştırma * Akılsallaştırmak durumu.
* Bilinç dışı olayların mantık ve akla dayalı olarak açıklanması.

Bir yanıt yazın