Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 45

alacaklı * Birinden alacağı olan, borçlu karşıtı.
* Birinden alacağı olan kimse.
alacaklıçıkmak * alacağıvereceğinden çok olmak.
alacaklı olmak * birinden alacağı bir şey bulunmak.
alacalama * Alacalamak işi.
alacalamak * Renk renk, benek benek boyamak.
alacalandırma * Alacalandırmak işi.
alacalandırmak * Alaca duruma getirmek.
alacalanma * Alacalanmak işi.
alacalanmak * Alaca bir duruma gelmek.
* Eriyen karlar arasından yer yer toprak görünmek.
* Herhangi bir heyecan dolayısıyla benzi kızarıp bozarmak, renkten renge girmek.
alacalı * Alaca, rengârenk.
alacalı bulacalı * Çok karışık ve çiğrenkli, alaca bulaca.
alacalık * Alacalı olma durumu.
* Renkli ve renksiz kılların bütün vücutta düzenli şekilde dağılmayarak büyük ve küçük parçalar hâlinde
birleşmesiyle meydana gelen bir at donu.
alacamenekşe * Hercaî menekşe.
alacasansar * Benekli sansar türü.
alaçam * Rengi kızıla yakın bir çam türü (Picea excelsa).
alaçık * Üzeri dal ve hasırla örtülmüşkulübe, çardak.
* Keçeden yapılan çadır.
alafranga * Frenklerin töre, âdet ve hayatına uygun, Frenklerle ilgili, alaturka karşıtı.
* Avrupa uygarlığını benimsemiş, Avrupa eğitimiyle yetişmiş(kimse).
* Alafranga saat.
alafranga müzik * Batıtarzında ve ölçülerinde yapılmışmüzik.
alafranga saat * Günü 24 saat sayarak, günün başlayışını gece yarısı01 olarak kabul eden saat sistemi.
alafranga tuvalet * Batıtarzında kapaklı, üzerine oturulabilen klozetli tuvalet.
alafrangacı * Alafranga hayatı benimsemişolan.
alafrangacılık * Alafrangacı olma durumu.
alafrangalaşma * Alafranga usulleri benimseme, alafranga olma.
alafrangalaşmak * Alafranga olmak, alafranga davranmak.
alafrangalaştırma * Alafrangalaştırmak işi.
alafrangalaştırmak * Alafrangalaşmasına sebep olmak.
alafrangalık * Alafranga olma durumu.
alâgarson * Kısa kesilmişsaç.
* Oğlan saçı biçiminde kesilmiş(kadın saçı).
alageyik * Geyikgillerden, postu benekli, erkeklerinin boynuzlarıuca doğru kürek biçiminde genişleyen, Güney
Avrupa ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir cins geyik, sığın (Dama dama).
alâimisema * Gök kuşağı.
-alak / -elek * Fiilden sıfat türeten ek: yat-alak, as-alak, çök-elek vb.
alâka * İlgi.
* Gönül bağı.
alâka çekmek (toplamak veya uyandırmak) * ilgi çekmek.
alâka duymak * ilgi duymak.
alâkabahş * İlgilendirici, ilgi çeken, ilginç.
alâkadar * İlgili, ilgili bulunulan.
alâkadar etmek * ilgilendirmek.
alâkadar olmak * ilgilenmek.
alâkalandırma * Alâkalandırmak işi.
alâkalandırmak * İlgilendirmek.
alâkalanma * Alâkalanmak işi.
alâkalanmak * İlgilenmek.
* Gönül bağlamak, yakınlık duymak.
* Bir şey çekici gelmek; zevk almak.
alâkalı * İlgili.
alakarga * Kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuştürü, kestane kargası(Garrulus glandarius).
* Saksağan.
alâkart * Yemek listesinden seçilen, fiyatlarıayrıayrıhesaplanan (yemek), tabldot karşıtı.
* Yemek listesinden yemek seçerek.
alâkasız * İlgisiz, ilgisi olmayan.
alâkasızlık * İlgisizlik.
alâkayı(veya alâkasını) kesmek * ilgiyi, ilgisini kesmek, ilişkisi kalmamak, ayrılmak.
alâkok * Rafadan.
alalama * Alalamak işi, kamuflâj.

Bir yanıt yazın