Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 87

art avurt * Avurdun arka bölümü.
art avurt ünsüzü * Dil ucunun art damağa çarpmasından oluşan ve dilin yanlarından akan ses.
art bölge * Deniz kıyısında bulunan bir yerin gerisindeki bölge, hinterland.
art damak * Damağın arka bölümü.
art damak ünsüzü * Ciğerlerden gelen havanın dil sırtıyardımıyla art damağın çeşitli noktalarında bazen patlayarak, bazen de
sızarak oluşturduğu ünsüz: k, g, ğ.
art düşünce * Bir düşüncenin arkasında gizli tutulan asıl düşünce.
art elden * birini oyalayıp, ondan gizli olarak.
art eteğinde namaz kıl * çok temiz huylu kimseler için söylenir.
art niyet * Art düşünce.
art oda * Gözde iris ile billûr cismin arasındaki boşluk.
art teker * İtici gücü sağlayarak bisikleti yürüten teker.
art zamanlı * Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen, diyakronik.
art zamanlıdil bilimi * Dil olaylarınıdeğişik zaman ve evrim açısından ele alan dil bilimi.
art zamanlılık * Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği, diyakroni.
artağan * Alışılandan veya beklenilenden artık verimi olan, bereketli.
* Çoğalan, fazlalaşan, artımlı.
artağanlık * Alışılandan veya beklenilenden artık ürün verme durumu, bereket.
artakalma * Artakalmak işi veya durumu.
artakalmak * Artmak, geriye kalmak, fazla bulunmak.
artçı * Yürüyüşdurumunda bulunan bir askerî birliğin güvenliğini sağlamak için arkadan gelmek üzere bırakılan
kıta, dümdar.
* Geçmiş bir sanat veya edebiyat çığırınısürdüren (sanatçı, hareket).
artçılık * Artçının görevi.
arter * Atardamar.
* Trafiği yoğun olan ana yol.
arterit * Atardamar bozukluğu.
artezyen * Toprağı burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkıran kuyu.
artezyen kuyusu * Artezyen.
artı * Toplama işleminde + işaretinin adı, zait.
* Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif.
artısayı * Kendisinden önce + işareti bulunan, sıfırdan büyük sayı, pozitif sayı.
artıuç * Elektrikli çözümlemede, sıvıya batırılıp akımın geçmesini ağlayan, metal uçlardan artıyüklü olanı, anot.
artık * İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.
* Kalan veya artan bölüm.
* Bir şey harcandıktan sonra onun artan bölümü.
* Daha çok, daha fazla.
* Bundan böyle, sonra, daha, yeter.
artık değer * İşçinin, işgücünün karşılığı olarak, ödenen değerin üzerinde ürettiği ve işverenin, karşılığınıödemeksizin
sahip olduğu ek değer.
artık emek * İşçinin, ek süre içinde harcadığıve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığıödenmeyen emek.
artık gün * Artık yıllarda şubat ayına eklenen, dört yılda bir gelen 29. gün.
artık yıl * Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl, seneikebire.
artıklama * Artıklamak işi.
artıklamak * Yemekte artık bırakmak.
artım * Artma, artış, çoğalma.
artımlı * Pişince şiştiği için miktarıartmışgibi görünen, artağan.
artın * Katyon.
artırılma * Artırılmak işi.
artırılmak * Artırmak işine konu olmak, çoğaltılmak, tezyit edilmek.
artırım * Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf.
* Müzayedede artırma.
artırma * Artırmak işi.
* Alıcılar arasındaki yarışmaya dayanan ve en yüksek fiyatısürene malın verilmesiyle biten yöntem,
müzayede.
artırmak * Artmasını sağlamak, çoğaltmak.
* Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek.
* Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek.
* Herhangi bir davranışta ileri gitmek.
artış * Artmak işi veya biçimi, artma, artım, çoğalış.
artist * Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr.
* Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse.
artist gibi * boylu poslu, güzel ve alımlı(kimse).
artistçe * Artiste benzer biçimde, artist gibi.
artistik * Güzel sanatların gerektirdiği niteliğe uygun, sanatlı.
artistlik * Artistin görevi.
* Artist olma durumu.
artma * Artmak işi.
artmak * Büyük heybe.

Bir yanıt yazın