askercilik | * Askerci olma durumu. * Bir tür çocuk oyunu. |
askere alınmak | * askerlik ödevini yapmak için er eğitim merkezine gönderilmek. |
askere çağrılmak | * askerlik ödevini yapmak için şubece istenmek. |
askere gitmek | * askerlik ödevini yapmak için orduya katılmak. |
askerî | * Askerlikle ilgili, askere özgü. |
askerî ambargo | * Bir ülkeyi cezalandırmak amacıyla askerî alanda yaptırım uygulama. |
askerî ataşe | * Bir ulusun yabancıülkelerdeki elçiliklerinde görevli askerî uzman. |
askerî inzibat | * Askerî birlikler arasında düzeni, disiplini, kanunlarıyürütmekle görevli sınıf ve bu sınıftan olan asker. |
askerî kaput | * Askerlerin giydiği kalın kumaştan üstlük. |
askerî rüştiye | * Askerî ortaokul. |
askerîleşme | * Askerîleşmek işi. |
askerîleşmek | * Bir yer askerlikle ilişkili duruma gelmek, askerlik niteliği kazanmak. |
askerîleştirme | * Askerîleştirmek işi. |
askerîleştirmek | * Asker yönetimine geçirmek; (bir şeye) askerlik niteliği kazandırmak. |
askeriye | * Askerlik. |
askerlik | * Asker olma durumu; askerlik ödevi ordu hizmeti. |
askerlik dairesi | * Yurttaşlarıaskere alma işleriyle görevli olan askerlik şubelerinin bağlı bulundukları bölge dairesi. |
askerlik etmek | * askerlik yapmak. |
askerlik hizmeti | * Orduda belirli bir sürede yapılan yurt ödevi. |
askerlik yapmak | * kanunlara göre yurttaşların yükümlü oldukları ordu ödevinde bulunmak. |
askerlik yoklaması | * Askerlik şubelerine kayıtlıkimselerin belirli zamanlarda yapılan durum yoklaması. |
askı | * Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne. * Pantolon veya giysilerin düşmesini önlemek için omuzdan aşırılan bağ. * Artırma, eksiltme gibi resmî işilânlarının ilgili daire duvarında belli bir zaman süresince asılıdurması. * Hastahanelerde kırık kol veya bacakların asılarak tutturulduğu araç. * Çay, kahve taşımaya yarar kahveci tepsisi, fener. * Saklanmak için tavana asılmışdizi veya hevenk. * Yeni yapılan yapıların çatısına, ev sahibi tarafından usta için veya düğün arabalarına düğün sahibi tarafından arabacı için armağan olarak asılan kumaş. * Gelinin oturacağıyerin üstüne asılan süsler. * Kadınların kullandığı altın dizisi veya zincirli mücevherat. * Düğünlerde geline yakınlarıtarafından takılan hediye. * İpek böceğinin kozasınısarması için yanına konulan çalıçırpı. * Saz şairleri arasında yapılan deyişyarışında üstün gelene verilmek için duvara asılan kumaş, tabanca gibi ödül. |
askıda bırakmak | * sonuca vardırmamak. |
askıda kalmak | * (bir iş) bir engel dolayısıyla sonuca varamamak. |
askılı | * Askısı olan. |
askılık | * Avcıların sırtlarına taktıklarıaskıtakımı. * Asılıp saklanacak sebze, meyve. * Vestiyer. |
askıntı | * Başkalarının sırtından geçinen. * Karşıcinsi rahatsız eden kimse. |
askıya almak | * altı boşalıp desteği kalmayan yapıyıdikmelerle boşlukta tutarak yıkılmaktan kurtarmak. * oturmuşveya batmış bir gemiyi yüzdürmek için başka teknelere asarak kaldırmak. * bir işi zamanında yapmayıp belirsiz bir zamana bırakmak, savsaklamak. |
askıya çıkarmak (veya çıkarılmak) | * evlenecek kimselerin durumunu nüfus kayıtlarının bulunduğu yerde askıyoluyla ilân etmek. |
askıya çıkmak | * ipek böceği koza sarmak üzere dallara çıkmak. |
asklı | * Sporlarıask denen torbalar içinde oluşan (mantar). |
askospor | * Asklımantarların sporuna verilen ad. |
asla | * Hiçbir zaman, hiçbir biçimde. |
Aslan | * Zodyak üzerinde, Yengeç ile Başak burçlarıarasında yer alan burcun adı, Zodyak. |
aslan | * Kedigillerden, erkekleri yeleli, yırtıcı, Afrika’da yaşayan, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarırenkli güçlü bir memeli türü, arslan. * Gürbüz ve yiğit adam. |
aslan ağzı | * Havuz kenarlarına konulan ve ağzından su akan aslan biçiminde süs taşı. |
aslan gibi | * boylu boslu, güçlü ve yakışıklı. * sağlığıyerinde. |
aslan kesilmek | * aslan gibi güçlü ve cesur duruma gelmek. |
aslan payı | * Hak edilenden daha çok alınan pay. |
aslan sütü | * Rakı. |
aslan yatağından belli olur | * bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğini belli eder, uygun bir durumda olması gerekir. |
aslan yürekli | * Çok yiğit, hiçbir şeyden korkmayan. |
aslanağzı | * Sıraca otugillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki. |
aslanca | * Aslana yakışır yolda, aslan gibi, yiğitçe. |
aslangiller | * Kedi cinsinden olan bütün et oburları içine alan hayvan familyası. |
aslanım! | * gençler, delikanlılar için kullanılan bir seslenme sözü. |
aslanın ağzında | * elde edilmesi çok güç. |
aslankulağı | * Bir sap üzerinde dizili sarıveya kırmızıçiçekli otsu bir bitki. |
aslankuyruğu | * Ballı babagillerden, eskiden hekimlikte terletici olarak kullanılan bir bitki, yer pırasası(Leonurus). |
aslanlık | * Yiğitlik, cesaretlilik. |
Kategoriler