Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 101

atlanma * Atlanmak işi.
atlanmak * Ata binmek veya at edinmek.
atlanmak * Atlamak işi yapılmak.
atlar anası * İri yarı, erkeksi kadın.
atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz * küçükler büyüklerin yanında hadlerini bilmelidir.
atlar tepişir, arada eşekler ezilir * büyüklerin çatışmasından küçükler zarar görür.
atlas * Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
atlas * Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasî coğrafyası ile ekonomi, tarih gibi konularda toplu bilgi
vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritalarıderlemesi.
* Bir konuyu açıklamak için hazırlanmışresim veya levhalardan oluşmuşkitap.
atlas çiçeği * Uzun ve sarkık yapraklı, parlak kırmızıçiçekler açan kaktüs.
atlas çiçeğigiller * Kaktüsgiller.
atlas kemiği * Boyun omurlarının üstten birincisi.
atlatılma * Atlatılmak işi.
atlatılmak * Atlatmak işi yapılmak veya bu işe konu olmak.
atlatma * Atlatmak işi.
atlatmak * Atlamak işini yaptırmak.
* Kötü bir durumu geçiştirmek.
* Savmak.
* Savsaklamak.
* Aldatmak.
* (basında) Başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak.
atlaya zıplaya * atlayarak.
* istekle, isteyerek.
atlet * Atletizmle uğraşan kimse.
atlet fanilâsı * Kolsuz erkek fanilâsı.
atletik * Atletleri ilgilendiren.
* Vücudu gelişmiş, biçimli, atlet gibi.
atletizm * Beden gücünü, çevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma ve atma gibi, tek
başına yapılan vücut çalışmaları.
atlı * Atı olan.
* Ata binmişkimse, süvari.
* Binek atıkullanan asker veya asker sınıfı.
atlıkarınca * İri bir karınca türü (Ponera grandis).
atlıkovalarcasına * gereksiz yere acele ederek.
atlıspor * At üzerinde yapılan bütün sporların genel adı.
atlıkarınca * Yere dikilmiş bir eksen çerçevesinde döndürülen askılara takılı oyuncak atlar, uçaklar vb.den oluşan bir
eğlence aracı.
atma * Atmak işi.
atma Recep, din kardeşiyiz * söylediklerin hep yalan (veya abartma), farkındayız.
atmaca * Kartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük bir yırtıcıkuş(Accipiter nisus).
* Sapan.
atmak * Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak.
* Bir şeyi yere doğru bırakmak.
* (bir kimseyi) Uzaklaştırmak, göndermek, ilgisini kesmek.
* Koymak.
* Yerleştirmek, bir kenara koymak.
* Uzatmak.
* Bir yerden başka bir yere taşımak.
* (sille, tokat, kılıç) Vurmak.
* (top, tüfek gibi silâhlar için) Patlatmak.
* (kurşun, gülle, ok gibi şeyleri) Hedefe iletmek.
* (zaman bildiren tümleçlerle) Geri bırakmak.
* Örtmek.
* (yapılmışkötü bir işi birine) Yüklemek.
* Sözle sataşmak.
* Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak.
* İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak.
* Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek.
* Çıkarmak, dışarıya vermek.
* Patlayıcımaddelerle havaya uçurup yıkmak.
* Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak.
* İçki içmek.
* Bilmeden, kestirerek söylemek.
* Yalan veya abartmalısöz söylemek.
* Çatlamak, yırtılmak veya yapışık olduğu yerden ayrılmak.
* (kalp, nabız gibi kan dolaşımı ile ilgili organlar için) Vurmak, çarpmak.
* (sıkıntıdolayısıyla) Giyilen bir şeyi çıkarmak.
* Yazılıveya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak.
* Değerini eksiltmek.
* (renk için) Solmak.
* Söylemek.
* Göndermek, yollamak.
* Haykırmak, bağırmak.
* Etkisi kaybolmak, alışmak, bırakmak.
* Götürmek, sahiplenmek.
atmasyon * Uydurma, palavra.
atmasyoncu * Uydurmacı, palavracı(kimse).
atmasyonculuk * Atmasyoncu olma durumu.
atmık * Erkeklerin cinsel organından salgılanan madde, er suyu, bel, meni, sperma.
atmosfer * Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı.
* Hava yuvarı.
* İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.
* Basınç birimi olarak kullanılan, 150 C de deniz yüzeyinde, 76 cm uzunluğunda ve tabanıl cm 2 olan cıva
sütununun ağırlığı(l kg 33 gr).
atmosfer basıncı * Atmosferin yeryüzünde bulunan her cisim üzerine yaptığı basınç.
atmosferik * Atmosferle ilgili, cevvî.
atol * Mercanların bir araya toplanması ile oluşmuş, halka biçiminde adacık, mercan ada.
atom * Birkaç türü birleşince çeşitli kimyasal birleşikleri (molekülleri), bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan
parçacık.
* (eski Yunan filozoflarına göre) Gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri.
atom ağırlığı * Herhangi bir atomun 16 sayısı ile gösterilen oksijen atomuna göre ağırlığı.
atom bombası * Atom çekirdeklerinin parçalanmasısonucu enerji oluşmasıtemeline dayanan bomba.
atom çağı * Atom enerjisinin insanlığın hizmetine girdiği çağ.
atom çekirdeği * Atomun çekim kuvvetinin etkisiyle, çevresinde elektronlar dolaşan, proton ve nötronlardan oluşan pozitif
elektron yüklü merkez bölümü.
atom enerjisi * Atom çekirdeklerinin parçalanmasından veya hafif atomların kaynaşmasından oluşan büyük enerji.
atom numarası * Bir atom çekirdeğinin içinde bulunan protonların sayısı.
atom reaktörü * Nükleer parçalanma sonucu oluşan enerjiyi kontrol etmekte kullanılan düzen.
atom santrali * Atomdan yararlanarak enerji elde eden fabrika.
atom sayısı * Bir atom çekirdeğinin içerisinde bulunan protonların sayısı.
atomal * Atomlarla ilgili olan.
atomcu * Atomculuk yanlısı(kimse).
* Atomla ilgili.
atomculuk * Evrenin, bölünmez parçaların kümelenmesinden oluştuğunu ileri süren öğreti.

Bir yanıt yazın