basaksız | * Merdiveni olmayan. |
basamak | * Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirinden belirli aralıklarla yükselen düz yüzeylerden her biri. * Derece, aşama, kerte. * Bir amaca ulaşmak için yararlanılan kişi, durum veya yer. * (aritmetikte) On kuralına göre yazılmış bir sayının, her rakamının bulunduğu sıra, hane. * (cebirde) Bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yüksek kuvveti. |
basamak basamak | * Yavaşyavaş(yükselme veya inme). * Derece derece. |
basamak yapmak | * bir durumu daha yükseğine erişmek için araç olarak kullanmak. |
basamaklı | * Basamağı olan, basamak basamak olan. |
basar | * Göz. * İleriyi görme, algılama yetisi. |
basar | * Merdivenin ayakla basılan yüzeyi. |
basarî | * Görme ile ilgili. |
basarna | * Bir cismin bir yanınıkaldıraçla yükseltme işi. * Dalyanın kapak yeri. |
basbayağı | * Alışılandan, bilinenden hiçbir değişikliği olmayan. |
basen | * Omurganın bel ile kalça arasındaki bölümü. * Kıtasal uzantıdan okyanus ortasısırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliği olan deniz dibi. |
bası | * Resim klişesi, dökme harf, taşkalıp kullanarak makine yardımı ile kâğıda ve bez gibi şeylere yazı, resim çıkarmak işi, tabı. |
basıcı | * Kitap, dergi gibi şeyleri basan kimse, tâbi. |
basıcılık | * Basıcı olma durumu veya basıcının işi. |
basık | * Basılmış, yassılaşmış. * Çok yüksek olmayan, alçak. * Kısık. |
basıklaştırma | * Basıklaştırmak işi. |
basıklaştırmak | * Basık durumuna getirmek. |
basıklık | * Basık olma durumu. * Bir elipsin büyük ve küçük eksenleri arasındaki farkın büyük eksene oranı. |
basıla | * Basımcılıkta, provalarda “basınız, basılsın” anlamlarında kullanılan terim. |
basıla vermek | * prova hâlindeki bir kitabın veya herhangi bir yazının basıma uygun olduğunu bildirmek. |
basılı | * Basılarak yerleştirilmiş. * Basım evinde basılmış, matbu. |
basılış | * Basılmak işi veya durumu. |
basılma | * Basılmak işi. |
basılma dayanımı | * Dokusunu basarak ezmeye çalışan dışetkilere ağacın gösterdiği direnç. |
basılmak | * Basmak işine konu olmak veya basmak işi yapılmak. |
basım | * Basısanatı, tabaat. * Bası işi, tabı, tipografya. |
basım evi | * Bası işi yapılan yer, matbaa. |
basımcı | * Basım evi işleten kimse, matbaacı. |
basımcılık | * Basım evi işletme işi, kitap basma işi, matbaacılık. |
basın | * Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yayınların bütünü, matbuat. |
basın ataşesi | * Resmî veya özel kurum ve kuruluşlarda, yabancıtemsilciliklerde basın ile ilgili konuları düzenleyen yetkili ve sorumlu kimse. |
basın bildirisi | * Basın yayın organlarına bilgi vermek amacıyla yetkili kurum veya kişiler tarafından hazırlanmışyazılı açıklama. |
basın dünyası | * Görsel ve yazılı basın organları ile burada görevlilerin tümü. |
basın kartı | * Mesleği basın işleri olan kimselerin taşıdığıkimlik belgesi. |
basın özgürlüğü | * Görüşve düşünceleri basın ve yayın yoluyla açıklayabilme ve yayabilme hakkı. |
basın toplantısı | * Yetkili veya ilgili bir kimsenin, bir konu veya çeşitli konular üzerinde açıklamada bulunmak için gazetecilerle yaptığıtoplantı. |
basın yasağı | * Basın yayın organlarının bir konu hakkında yayın yapmasınıkısıtlayıp engelleme. |
basınç | * Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik. |
basınçlama | * Basınçlamak işi. |
basınçlamak | * Hava taşıt araçlarında, insan organizması için yeterli basınç düzeyini sağlamak veya ayarlamak. |
basınçlı | * Basınç yüklenmişolan. |
basınçlısu | * Basınç yüklenerek fışkırtılma düzeyine getirilmişsu, tazyikli su. |
basınçölçer | * Hava basıncınıölçerek yer yükseltilerini ve hava değişimlerini tespit etmek için kullanılan alet, barometre. |
basınçölçüm | * Hava basıncıölçümlerini inceleyen birim. |
basıölçer | * Buharın veya herhangi bir gazın bulunduğu kabın yüzeyine yaptığı basıncı belirleyen alet. * Akışkanların basıncınıölçen araç. |
basıp geçmek | * önde gideni geçmek. * önem vermeyerek uğramamak. |
basıp gitmek | * birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yerden uzaklaşmak, çekip gitmek. |
basırgama | * Basırgamak işi. |
basırgamak | * Ağırlık çökmek veya basmak. * Kâbus çökmek. |
basırganma | * Basırganmak durumu. |
Kategoriler