Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 21

basaksız * Merdiveni olmayan.
basamak * Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirinden belirli aralıklarla yükselen
düz yüzeylerden her biri.
* Derece, aşama, kerte.
* Bir amaca ulaşmak için yararlanılan kişi, durum veya yer.
* (aritmetikte) On kuralına göre yazılmış bir sayının, her rakamının bulunduğu sıra, hane.
* (cebirde) Bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yüksek kuvveti.
basamak basamak * Yavaşyavaş(yükselme veya inme).
* Derece derece.
basamak yapmak * bir durumu daha yükseğine erişmek için araç olarak kullanmak.
basamaklı * Basamağı olan, basamak basamak olan.
basar * Göz.
* İleriyi görme, algılama yetisi.
basar * Merdivenin ayakla basılan yüzeyi.
basarî * Görme ile ilgili.
basarna * Bir cismin bir yanınıkaldıraçla yükseltme işi.
* Dalyanın kapak yeri.
basbayağı * Alışılandan, bilinenden hiçbir değişikliği olmayan.
basen * Omurganın bel ile kalça arasındaki bölümü.
* Kıtasal uzantıdan okyanus ortasısırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliği olan deniz dibi.
bası * Resim klişesi, dökme harf, taşkalıp kullanarak makine yardımı ile kâğıda ve bez gibi şeylere yazı, resim
çıkarmak işi, tabı.
basıcı * Kitap, dergi gibi şeyleri basan kimse, tâbi.
basıcılık * Basıcı olma durumu veya basıcının işi.
basık * Basılmış, yassılaşmış.
* Çok yüksek olmayan, alçak.
* Kısık.
basıklaştırma * Basıklaştırmak işi.
basıklaştırmak * Basık durumuna getirmek.
basıklık * Basık olma durumu.
* Bir elipsin büyük ve küçük eksenleri arasındaki farkın büyük eksene oranı.
basıla * Basımcılıkta, provalarda “basınız, basılsın” anlamlarında kullanılan terim.
basıla vermek * prova hâlindeki bir kitabın veya herhangi bir yazının basıma uygun olduğunu bildirmek.
basılı * Basılarak yerleştirilmiş.
* Basım evinde basılmış, matbu.
basılış * Basılmak işi veya durumu.
basılma * Basılmak işi.
basılma dayanımı * Dokusunu basarak ezmeye çalışan dışetkilere ağacın gösterdiği direnç.
basılmak * Basmak işine konu olmak veya basmak işi yapılmak.
basım * Basısanatı, tabaat.
* Bası işi, tabı, tipografya.
basım evi * Bası işi yapılan yer, matbaa.
basımcı * Basım evi işleten kimse, matbaacı.
basımcılık * Basım evi işletme işi, kitap basma işi, matbaacılık.
basın * Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yayınların bütünü, matbuat.
basın ataşesi * Resmî veya özel kurum ve kuruluşlarda, yabancıtemsilciliklerde basın ile ilgili konuları düzenleyen yetkili
ve sorumlu kimse.
basın bildirisi * Basın yayın organlarına bilgi vermek amacıyla yetkili kurum veya kişiler tarafından hazırlanmışyazılı
açıklama.
basın dünyası * Görsel ve yazılı basın organları ile burada görevlilerin tümü.
basın kartı * Mesleği basın işleri olan kimselerin taşıdığıkimlik belgesi.
basın özgürlüğü * Görüşve düşünceleri basın ve yayın yoluyla açıklayabilme ve yayabilme hakkı.
basın toplantısı * Yetkili veya ilgili bir kimsenin, bir konu veya çeşitli konular üzerinde açıklamada bulunmak için
gazetecilerle yaptığıtoplantı.
basın yasağı * Basın yayın organlarının bir konu hakkında yayın yapmasınıkısıtlayıp engelleme.
basınç * Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik.
basınçlama * Basınçlamak işi.
basınçlamak * Hava taşıt araçlarında, insan organizması için yeterli basınç düzeyini sağlamak veya ayarlamak.
basınçlı * Basınç yüklenmişolan.
basınçlısu * Basınç yüklenerek fışkırtılma düzeyine getirilmişsu, tazyikli su.
basınçölçer * Hava basıncınıölçerek yer yükseltilerini ve hava değişimlerini tespit etmek için kullanılan alet, barometre.
basınçölçüm * Hava basıncıölçümlerini inceleyen birim.
basıölçer * Buharın veya herhangi bir gazın bulunduğu kabın yüzeyine yaptığı basıncı belirleyen alet.
* Akışkanların basıncınıölçen araç.
basıp geçmek * önde gideni geçmek.
* önem vermeyerek uğramamak.
basıp gitmek * birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yerden uzaklaşmak, çekip gitmek.
basırgama * Basırgamak işi.
basırgamak * Ağırlık çökmek veya basmak.
* Kâbus çökmek.
basırganma * Basırganmak durumu.

Bir yanıt yazın