Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 50

berrak * Duru, temiz, aydınlık, açık.
berraklaşma * Berraklaşmak işi veya durumu.
berraklaşmak * Berrak duruma gelmek, durulaşmak.
berraklaştırma * Berraklaştırmak işi.
berraklaştırmak * Berrak duruma getirmek, durulaştırmak.
* Açık, net ve kolay anlaşılır duruma getirmek.
berraklık * Berrak olma durumu, duruluk.
berri * Kara ile (toprakla) ilgili, karasal.
bertafsil * Açıklamalı, uzun uzadıya, açık olarak.
bertaraf * Bir yana, şöyle dursun.
bertaraf etmek * ortadan kaldırmak, gidermek.
bertaraf olmak * ortadan kalkmak, yok edilmek.
bertik * Yara, bere.
* İncinmiş, burkulmuş.
* Deride mor leke, çürük.
bertilme * Bertilmek işi veya durumu.
bertilmek * İncinmek, burkulmak.
* Berelenmek yaralanmak.
* Morarmak, çürümek.
bertme * Bertmek işi.
bertmek * Bertilmek.
berzah * Kıstak, dar dil.
besalet * Yiğitlik, yararlılık.
besbedava * Pek ucuz.
besbelli * Açık, apaçık, çok belli.
* Anlaşıldığına göre, anlaşılıyor ki.
besbeter * Çok kötü.
beselemek * Bkz. eselemek beselemek.
beserek * Tüylü ve damızlık erkek deve.
besermek * Bkz. esermek besermek.
besi * Yaşatmak ve geliştirmek için gereken besinleri yedirip içirmek işi.
* Bir şeyi istenilen durumda tutmak ve oturtmak için kullanılan takoz gibi şeyler.
besi doku * Tohumların içinde embriyonu çevreleyen bölüm.
* Yumurta akımaddesi.
besi dokulu * Besi dokusu olan.
besi dokusu * Besi doku.
besi dokusuz * Besi dokusu olmayan.
besi hayvanı * Beslenmek amacıyla yavru iken alınan veya besiye çekilen hayvan.
besi merası * Besleme değeri oldukça yüksek mera bitkileri ile kaplı olan ve gerektiğinde ilâve yemler de verilerek
özellikle kesime gönderilecek hayvanların fazla canlıağırlık kazanmaları için otlatıldıklarıdoğal veya sun’î verimli
mera.
besi örü * Tohum çimlenirken yeni çıkan bitkiyi beslemeye yarayan ve embriyonun çevresine yayılmış bulunan
besleyici maddelerin bütünü.
besi suyu * Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su.
besici * Sığır, davar gibi hayvanları besleyerek semirten, satan kimse.
besicilik * Besicinin yaptığı iş.
besihane * Besi yapılan yer.
besili * Semiz, semirtilmiş.
besin * Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda.
* Yaşamak, varlığınısürdürmek için gerekli şey.
besinli * Besini olan, gıdalı.
besinsiz * Besini olmayan, yeterli besin almayan, gıdasız.
besinsizlik * Besinsiz olma durumu, gıdasızlık.
besiye çekmek * hayvanısemirtmek için çalıştırmadan beslemek.
besle kargayı, oysun gözünü * nankörlük edenler için söylenir.
beslek * Besleme, hizmetçi, ahretlik.
besleme * Beslemek işi.
* Evlâtlık olarak alınan, ev işlerinde çalıştırılan kız.
* Herhangi bir kuruluşu, onun maddî yardımlarıdolayısıyla körü körüne destekleyen.
besleme basın * Çıkar uğruna, herhangi bir kuruluşun veya iktidardaki güçlerin görüşlerini savunan basın.
besleme gibi * giydiğini kendine yakıştıramayan (kız).
besleme kız * Besleme.
beslemek * Yiyecek ve içeceğini sağlamak.
* Yedirmek.
* Semirtmek.
* Eklenmek, katılmak, çoğaltmak.
* Bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için, çevresini veya altınıdesteklemek, doldurmak,
pekiştirmek.
* Yetiştirmek.
* Bir duyguyu gönülde yaşatmak.
* Maddî yardım yapmak, desteklemek.
beslemelik * Besleme.
* Besleme olarak.

Bir yanıt yazın