beşparalık olmak | * alçalmak, kusurlarıaçığa çıkmak. |
beşparasız | * parasız, yoksul. |
beşparmak bir olmaz | * ana ve babaları bir olduğu hâlde kardeşler arasında çeşitli farklılıklar bulunur. |
beşüç | * Bkz. pencüse. |
beşvakit | * Günün belirli beşvaktinde kılınan namaz. |
beşyüzlü | * Beşyüzü olan cisim. |
beşyüzlük | * Beşyüz liralık bütün kâğıt para. * İçinde beşyüz tane bulunan. |
beşaret | * İyi haber, müjde, muştu, erim. |
beş bıyık | * İri muşmula. |
beşer | * İnsanoğlu, insan. |
beşer | * Beşsayısının üleştirme biçimi, her birine beş, her defasında beşi bir arada. |
beşer şaşar | * insan her zaman yanılabilir. |
beşerî | * İnsanoğlu ile ilgili. * Bedensel, bedenle ilgili. |
beşerî coğrafya | * İnsanların yerleşik bulunduğu yöre ile ilgisini ve o yörenin veya yerin türlü olaylarını inceleyen coğrafya kolu. |
beşeriyet | * İnsanlık, insanoğulları. |
beşeriyetçi | * Beşeriyet yanlısı(kimse), hümanist, insancıl. |
beşeriyetçilik | * Beşeriyetçi olma işi veya durumu, hümanizm, insancıllık. |
beşerli | * Beşer beşer sıralanmış. |
beşgen | * Beşkenarlıçokgen. |
beşibirlik | * Kadınların süs için takındıkları, beşaltın lira değerinde olan altın. |
beşibiryerde | * Bkz. beşibirlik. |
beşiğini sallamak | * çocukluğundan veya çok eskiden tanımak, büyümesine hizmet etmek. |
beşik | * Süt çocuklarınıyatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmışsallanır bir çeşit küçük karyola. * Bir şeyin doğup geliştiği yer. * Yüz üstü yatışta, geriye bükülü ayak bileklerini ellerle kavrayarak karın üzerinde başve ayak yönünde sallanma. * Ambalâjlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan parça veya parçaların tümü. |
beşik kertiği | * Daha beşikte iken anası babasıtarafından nişanlanmışkimse. |
beşik kertme | * Daha beşikte iken anası babasıtarafından nişanlanma. |
beşik salıncak | * Bayram yerinde kurulan bir tür salıncak. |
beşikçi | * Beşik yapan veya satan kimse. |
beşiklik | * Beşik olmaya uygun. |
beşiklik etmek | * beşik vazifesini, fonksiyonunu yapmak. |
beşikörtüsü | * İki yana akıntısı olan çatı. |
beşikten mezara kadar | * bütün hayatı boyunca, ölünceye kadar. |
beşinci | * Beşsayısının sıra sıfatı, sırada dördüncüden sonra gelen. |
beşinci kol | * Bir ülkede gizli olarak, düşman için çalışan örgüt. |
beşiz | * Beşi bir arada doğan (kardeşler). |
beşizli | * Beştanesi bir arada olan. |
beşleme | * Beşlemek işi. * Tahmis. |
beşlemek | * Bir işi beşkez yapmak. * Bir şeyin sayısını beşe çıkarmak. |
beşli | * Beşparçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden beştane bulunan. * İskambil, domino gibi oyunlarda üzerinde beşişareti bulunan kâğıt veya pul. * Divan edebiyatında beşdizeli bölümlerden oluşmuşmanzume, muhammes. * Beşses veya beşmüzik aracı için yazılan müzik eseri, kentet. * Beşmüzisyenin çaldığıcaz orkestrası. * Halk edebiyatında üçlemeli bir bende, konu ile ilgili aynıölçüde bir çift dizenin bağlanmasıyla oluşan manzume. |
beşlik | * Beşpara, beşkuruşveya beşlira değerinde olan akçe. * Beşi bir arada olan, beştane alabilen. |
beşlik simit gibi kurulmak | * kendine değer vererek bir yere yayılıp oturmak. |
beşme | * Her çubuğu ayrıayrı beşrenkte olan, yollu bir çeşit kumaş. * Çıkrıkçıtezgâhının kütüğü. |
beşme | * Tabaklanmamışham deri. |
beşparmak | * Derisi dikenlilerden, beş ışınlıyıldız biçiminde bir deniz hayvanı, beşpençe (Uraster). * Beşrenkte dokunmuşçubuklu kumaş. |
beşparmak otu | * Gülgillerden, yol kıyılarında ve çayırlarda yetişen, sürgüne karşıkullanılan bir bitki, kurt pençesi (Potentilla reptans). |
beşpençe | * Bkz. beşparmak. |
beştaş | * Beştaşla oynanan bir tür çocuk oyunu. |
beşuş | * Güler yüzlü, güleç, gülümser. |
bet | * Beti benzi atmak, beti benzi uçmak, beti benzi sararmak gibi deyimlerde beniz kelimesi ile birlikte, “çehre” anlamında ikileme oluşturur. * Bet bereket kalmamak, beti bereketi gelmek, beti bereketi kaçmak gibi deyimlerde bereket kelimesi ile birlikte “bolluk” anlamında ikileme oluşturur. |
bet | * Kötü, çirkin, tuhaf. |
bet beniz kalmamak | * yüzü sararıp solmak. |
Kategoriler