beyin cerrahı | * Beyin konusunda uzmanlık yapmış cerrah. |
beyin cerrahîsi | * Hastahanelerde beyin konusunda ameliyat yapabilen bölüm. |
beyin göçü | * İleri düzeydeki meslek ve bilim adamları ile uzmanların bir başka gelişmişülkede yerleşip çalışmak amacı ile kendi ülkelerinden ayrılması. |
beyin gücü | * Bir ülkede ileri düzeyde iyi yetişmişolan meslek ve bilim adamları ile uzmanların fikir gücü. |
beyin jimnastiği | * Bkz. zihin jimnastiği. |
beyin kanaması | * Beyni besleyen damarlardan bir veya birkaçından dışarıkan sızmasısonucu, beslenen bölgenin çalışmaz duruma gelmesi. |
beyin karıncıkları | * İçinde beyin-omurilik sıvısı bulunan, kafa içinin, dört boşluğundan her biri. |
beyin omurilik sıvısı | * Örümceksi zarla ince zar arasındaki boşlukta bulunan beyinle omuriliği çepeçevre saran sıvı. |
beyin orağı | * Beynin iki lopu arasındaki zar. |
beyin takımı | * Bir kurum veya kuruluşun yönetiminde etkin rol oynayan kimseler. |
beyin üçgeni | * Beynin alt tarafındaki üç kıvrımlıyuvarlak çıkıntı. |
beyin yıkamak | * insanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönde düşünür ve davranır duruma getirmek amacıyla çeşitli yollarla etkilemek. |
beyin zarı | * Beyni üst üste saran zar, korteks. |
beyin zarları | * Beyni üst üste saran üç zar. |
beyincik | * Kafatasının art bölümünde ve beynin altında, hareket dengesi merkezi olan organ, dimağçe. |
beyinli | * Beyni olan. * Akıllı, düşünceli. |
beyinsel | * Beyinle ilgili. |
beyinsi | * Beyne benzeyen. |
beyinsiz | * Beyni olmayan. * Akılsız, düşüncesiz. |
beyit | * Ev. * Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuşşiir parçası. |
beyitli | * Beyti bulunan, içinde beyit olan. |
beyiye | * Bkz. satımlık. |
beylerbeyi | * Sancak beylerinin başı. |
beylik | * Bey olma durumu. * Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî. * Herkesin kullandığı, çok bilinen, herkesin bildiği, basmakalıp. * Rahat yaşama. * Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emirlik, emaret. * Hükûmet. * Bir çeşit küçük ve ince asker battaniyesi. |
beylik fırın has çıkarır | * devlet görevlisi olmanın insana birçok kazançlar sağladığınışaka yollu anlatmak için söylenir. |
beylik söz | * Herkesin kullandığı, etkisi kalmamışsöz. |
beylikçi | * Divanıkaleminin başı. |
beynamaz | * Namazsız, namaz kılmayan, pis (kimse). |
beynelmilel | * Milletler arası, uluslar arası, enternasyonal. |
beynelmilelci | * Bkz. uluslar arasıcı. |
beynelmilelcilik | * Milletlerin sosyal sınıflarıarasında uygunluk olmasıve birlikte davranılması gerektiğini savunan görüş, milletler arasıcılık, uluslar arasıcılık, enternasyonalizm. |
beyni atmak | * Bkz. tepesi atmak. |
beyni bulanmak | * sersemlemek, düşünemez olmak. * kötü bir şey sezinlemek. |
beyni karıncalanmak | * zihin yorgunluğundan düşünemez olmak. |
beyni kaynamak | * aşırısıcaktan sersemlemek, bunalmak. |
beyni sıçramak | * aklı başından gitmek. |
beyni sulanmak | * düzgün düşünemez olmak, bunamak. |
beyninde | * Arasında. |
beyninde şimşekler çakmak | * çok üzülmek, sarsılmak. * zihninde birden bir düşünce doğmak. |
beyninden vurulmuşa dönmek | * beklenmedik bir durum karşısında olağanüstü bir üzüntü ve şaşkınlığa uğramak. |
beynine girmek | * herhangi bir konuda birisini yönlendirmek, ikna etmek. |
beynine vurmak | * (içki etkisiyle) ne yaptığını bilemez duruma gelmek. |
beynini kemirmek | * rahatsızlık vermek, huzurunu kaçırmak. |
beysbol | * Dokuzar kişilik iki takım arasında bir top ve sopayla oynanan, Amerika Birleşik Devletlerinde yaygın bir çeşit oyun. |
beysbolcu | * Beysbol oynayan ve oynatan (kimse). |
beytülmal | * Devlet hazinesi. |
beyyine | * Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. * Duruşma sırasında bir düşünceyi gerçekleştirmek için başvurulan belge, kanıt, tutamak, delil. |
beyzade | * Bey oğlu. * Soylu kimse. * Özenle büyütülmüş, nazlıkimse. |
beyzadelik | * Soyluluk. |
beyzî | * Yumurta biçiminde, söbe, oval. |
Kategoriler