Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 67

binme * Binmek işi.
binmek * Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarınısallandırarak oturmak.
* Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil gibi bir taşıtta yer almak.
* (bisiklet motosiklet, binek hayvanı için) Kullanmak.
* İşistenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak.
* Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak.
* Fiyat artmak.
* Eklenmek, katılmak.
binnetice * Sonuç olarak, nihayet.
binyıl * Bin yılı içine alan zaman dilimi.
biokütle * Belirli zamanda sınırları belirli bir biyotopta bulunan canlı organizmaların toplam kütlesi.
biomedikal * Hem biyoloji hem de tıpla ilgili olan.
biomekanik * Biyoloji, fizyoloji ve tıp konularınımekanik kanunlar yöntemiyle irdeleme.
biomikroskop * Kendine özgü bir ışık ile kullanılan çift göz mercekli mikroskop.
bîperva * Çekinmez, sakınmaz, korkusuz, gözü pek.
* Çekinmeden, korkmadan.
bir * Sayıların ilki.
* Bu sayıyı gösteren rakam 1, I.
* Bu sayıkadar olan.
* Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösterir.
* Tek.
* Birleşik.
* Eş, aynı, bir boyda.
* Ortaklaşa olan, müşterek.
* Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer.
* Sıfat veya zarf durumunda başına geldiği kelimelere kuvvet, istek veya kesin olmayan anlamlar katar.
* (tekrarlanarak) Bir kez.
* Sadece.
* Ancak, yalnız.
bir (veya sağ) elinin verdiğini öbür (veya sol) elin duymasın * yapılan bir iyilik gizli tutulmalı, onunla övünülmemelidir.
bir (veya tek başına) * yalnız olarak, yanında kimse bulunmadan.
* başka birinin yardımı olmaksızın.
bir …, bir (veya bir de) * hem …. hem.
bir abam var atarım, nerede olsam yatarım * tek başına bulunan kimsenin istediği yerde barınıp rahat edebileceğini anlatır.
bir acıkahvenin kırk yıl hatırıvardır * Bkz. bir fincan kahvenin kırk yıl hatırıvardır.
bir ağızdan * hep birlikte, beraberce, hep birden.
bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır * ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
bir alay * Birçok, bir sürü, pek çok.
bir âlem * Kendine özgü bir niteliği olan.
bir an * Çok kısa bir süre için kullanılır.
bir an önce * Bir ara, olabildiği kadar tez.
bir ara * Kısa bir süre.
* Geçmişte bir zaman.
bir araba * Odun, kömür gibi bazışeylerin ölçü birimi.
* Pek çok, fazla.
bir arada * Toplu bir durumda, birlikte, toplu olarak.
bir aralık * Bir ara.
bir araya gelmek * bir yerde toplanmak, buluşmak.
bir araya getirmek * toplamak.
bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) * çok az.
bir aşağı bir yukarı * amaçsız olarak gidip gelmeyi anlatır.
bir atımlık barutu olmak (veya kalmak) * bir konuda yapabileceği çok az şeyi bulunmak.
bir avuç * Bir avuç dolduracak kadar.
* Az, çok az.
bir ayağıçukurda olmak * yaşayacak çok az zamanıkalmışolmak; çok yaşlanmışolmak.
bir ayak önce (evvel) * bir an önce.
bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) * çok kısa sürede pek çok yalan söylemek.
bir baba dokuz evlâdı besler, dokuz evlât bir babayı beslemez * çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasınıötekinden beklediği için sıkıntıda kalır.
bir bakıma * Başka bir görüşle, başka bir düşünüşle.
bir baltaya sap olmak * belirli bir işsahibi olmak.
bir bardak suda fırtına koparmak * önemsiz, küçük bir sorunu büyütmek.
bir başına * Tek başına.
bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca) * bir yerin bir sınırdan öbür sınırına kadar.
bir ben, bir de Allah bilir * sıkıntılıdurumlarda söylenilen bir deyim.
bir biçimine getirmek * çözüm yolu bulmak.
bir bir * Bkz. hepyek.
bir bir * Birer birer, ayrıayrı.
* Olduğu gibi, tam tamına, eksiksiz.
bir boy * Bir kez.
* Hele.
bir boyda * Boylarıeşit.
bir boydan bir boya * Bir yerin bir ucundan öbür ucuna kadar, baştan başa.
bir bu eksikti * sıkıntılı bir durum varken bir yenisinin çıkmasıüzerine söylenir.
bir çatıaltında (olmak veya bulunmak) * aynıyapı içinde.
bir çekirdek geri kalmamak * bütünüyle denk olmak.

Bir yanıt yazın