Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 69

bir gözeli * Yapısıtek bir hücreden oluşan (hayvan veya bitki), tek hücreli.
bir gözeliler * Yapısıtek bir hücreden oluşan hayvanlar veya bitkiler.
bir gün evvel * olabildiği kadar çabuk.
bir günden bir güne * hiç, hiçbir zaman.
bir günlük beylik beyliktir * hoşa giden bir durum, kısa da sürse çekici ve güzeldir.
bir güzel * Çok iyi, iyice.
bir hâl olmak * bir şeyin çok tekrarlanmasıyüzünden bitkin duruma gelmek, usanmak, bezmek, fenalık gelmek.
* huyu değişmek.
* kazaya uğramak, ölmek.
bir hamlede * Çabucak, bir atılışta.
bir hayli * Epey, çok.
bir hoş * Tuhaf bir şekilde, garip.
bir hoşeylemek * hüzünlendirmek.
bir hoşolmak * şaşırmak.
* hüzünlenmek.
bir hoşluğu olmak * bir rahatsızlığı, bir neşesizliği olmak.
bir hücreli * Bkz. bir gözeli.
bir içim su (gibi) * (kadın için) çok güzel.
bir iğne bir iplik olmak * Bkz. iğne ipliğe dönmek.
bir iki * Birtakım, bazı, bir parça, biraz, çok az sayıda, birkaç kez.
bir iki demeden (demeye kalmadan) (veya bir iki derken) * duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan, duraksamadan.
bir işaretine bakmak * bir işi yapmak için hazır beklemek.
bir iştir oldu * istenmeyen, kötü bir durum karşısında söylenir.
bir kafada * aynıdüşüncede.
bir kalem * Bir an için.
* Aynı, benzer, tek tür.
bir kalem geçmek * boşvermek, bir an için göz ardıetmek.
bir kalemde * birden ve toptan.
bir kapıya çıkmak * aynısonuca varmak.
bir karar * Aynıdurumunu koruyarak, belli durumunu değiştirmeden.
bir kararda bir Allah * insan talihinin her an değişebileceğini ve bunun olağan karşılanmasınıöğütler.
bir karış * Çok kısa.
* Çok az.
bir karış beberuhi * çok kısa boylu kimse.
bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece * sıkıntıveya yalnızlık yüzünden iki dost (bile) birbiriyle dalaşır, anlamsız konuşur.
bir kaşık suda boğmak * bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek.
bir kazanda kaynamak * anlaşmak, uyuşmak, bağdaşmak.
bir kenarda durmak * gerektiği zaman kullanmak üzere hazırda tutmak.
bir kere * Aslında.
* Bir kez, bir defa.
bir kerecik * Bir defaya mahsus olarak.
bir kıyamettir gitmek (veya kopmak) * çok fazla gürültü, patırtı, telâşolmak.
bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır * güzel şeyi herkes ister, ama o, ancak bir kişiye kısmet olur.
bir kol çengi (olmak) * şen sözler ve davranışlarla çevresine neşe saçanlar için söylenir.
bir koltuğa iki karpuz sığmaz * aynızamanda birden çok işle ilgilenmek başarı için sakıncalıdır.
bir koşu * Koşarak, koşa koşa, çabucak.
bir koyundan iki post çıkmaz * birinden, gücünün yetmediği bir özveriyi beklememek gerekir.
bir Köroğlu, bir Ayvaz * bir karıkocanın çocuklarının, yakınlarının yanlarında bulunmadığınıveya hiç çocukları olmadığınıanlatır.
bir köşeye atmak * gerektiğinde kullanılmak için bir yere koymak.
bir köşeye koymak * saklamak, biriktirmek.
bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak * söylenen söze önem vermemek.
bir kurşun atımı * kurşunun gidebileceği uzaklık.
bir lokma bir hırka * hayatta azla yetinmeyi, dervişçe geçinmeyi anlatır.
bir mum al da derdine yan * başkalarıyla uğraşacağına kendi durumunu düşün.
bir nebze * Çok az, bir parça.
bir nefeste * (söz ve içecekler için) Ara vermeden.

Bir yanıt yazın