biyesiz | * Biyesi olmayan, biye geçirilmemişolan. |
biyoelektrik | * Canlıvarlıkların ürettiği elektrik. |
biyoelektronik | * Moleküler biyolojinin hücrelerin yapısına giren moleküller arasında geçerli elektrostatik güçlerini inceleyen bölümü. |
biyoenerji | * Biyokütlenin kimyasal dönüşümüyle elde edilen enerji. |
biyofizik | * Fizyolojide geçen fiziksel olayların bilimi, biyolojik fizik. |
biyogaz | * Ahır gübresinden elde edilen yanıcı gaz, gübre gazı. |
biyograf | * Hayat hikâyesi yazarı. |
biyografi | * Hayat hikâyesi, tercüme-i hâl, hâl tercümesi. |
biyografik | * Biyografi ile ilgili. |
biyojeografi | * Bitki ve hayvanların yeryüzü üzerindeki dağılımınıve bunun sebeplerini inceleyen bilim, biyoloji coğrafyası. |
biyokatalizör | * Canlıdokuların hepsinde çok az bulunan ve hayat için gerekli kimyasal tepkimeleri uyandıran veya kolaylaştıran madde. |
biyokimya | * Hücreden en gelişmişorgana kadar canlıdokuları inceleyen ve bunları oluşturan maddeleri araştıran bilim dalı. |
biyolog | * Biyoloji ile uğraşan kimse, biyoloji uzmanı. |
biyoloji | * Bitki ve hayvanların doğma, gelişme, üreme gibi yaşayışevrelerini inceleyen bilim, dirim bilimi. |
biyolojici | * Okulda biyoloji dersini veren öğretmen. |
biyolojik | * Biyoloji ile ilgili, dirimsel, dirim bilimsel. |
biyometeoroloji | * Canlılar üzerinde hava olaylarının etkisini inceleyen bilim. |
biyonik | * Biyoloji ve elektronikle ilgili olan. * Dirim kurgu. |
biyopsi | * Mikroskopta yapısını incelemek amacıyla canlıdan bir doku parçasıalma. |
biyopsi yapmak | * parça almak. |
biyosfer | * Üzerinde hayat olan yeryüzü bölgesi. |
biyoşimi | * Organ dokularındaki kimyasal olayları inceleyen kimya kolu. |
biyotit | * Bir çeşit kara renkli mika. |
biz | * Çoğul birinci kişi zamiri. * Resmî konuşmada, bazen teklik birinci kişi zamiri ben yerine kullanılır. * (bazıyazarlar için) Ben zamirinin yerine kullanılır. |
biz | * Katı bir şeyi dikerken iğne geçirecek yeri delmek için kullanılan, çelikten yapılmış, sivri uçlu ve ağaç saplı araç, tığ. * Maraşişinde kalın karton parçalarının iğneyi kırmamasını sağlamak ve delik delmek işleminde kullanılmak üzere hazırlanmıştahta saplı, ince sivri uçlu bir tür çuvaldız. |
biz | * Ülkemiz sularında yaşayan bir mersin balığıtürü, şip (Acipenser nudiventris). |
biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye | * bizim işe yaramaz diye vazgeçtiğimizi başkalarıdeğerli buldu. |
biz bize | * Yalnız biz, aramızda yabancı bir kimse olmaksızın. |
biz bize benzeriz | * aramızda fark yok, özelliklerimiz veya tutum ve davranışlarımız aynıdır. |
biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz | * birbirimizi çok yakından tanırız; onun öyle bir üstün durumu olmadığını biliriz. |
bîzar | * Tedirgin, bezmiş, usanmış, bezginlik getirmiş. |
bizar etmek | * tedirgin etmek, usandırmak. |
bizar olmak | * usanmak, bıkmak. |
bizatihi | * Kendiliğinden, kendinden, özünden, kendisi. |
bizce | * Bize göre. |
bizcileyin | * Bizim gibi. |
bizden | * Bizim tarafımızda olan (kimse). |
bizdenlik | * Bizden olma durumu. |
bize de mi lolo? | * işin içinde bir işolduğunu bilmez miyiz sanıyorsunuz?. |
bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başınıaçar | * bize yabancıduran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rahatça içtenlikle, yardım eder. |
bizimki | * Bizim olan, bizimle ilgili olan. * Kadınların kocalarından, kocaların karılarından söz ederken kullandıklarısöz. * Yakın çevremizde olan bir kimseden söz ederken kullanılır. |
bizleme | * Bizlemek işi. |
bizlemek | * Ucu çivili değnekle hayvanıdürtmek. |
bizlengiç | * Ucu çivili değnek. |
bizmut | * Atom sayısı83, atom ağırlığı209 olan, 271,3° C de eriyen, yoğunluğu 9,8 olan, kızılımsı beyaz renkli, kırılgan ve katı bir element. Kısaltması bi. * İlâç olarak kullanılan ve asıl maddesi bizmut olan karışım. |
bizon | * Amerika’da yaşayan bir cins hörgüçlü yaban öküzü. |
bizzat | * Kendi, kendisi, şahsen. |
blâstulâ | * Yumurta hücresi embriyon olurken morulânın gelişerek içi boşyuvarlak biçime girmesi durumu, morulâ. |
blender | * Pişirmeden önce malzemeyi kesip karıştıran elektrikli alet. |
blok | * Kocaman ve ağır kitle. * Birden çok bölümü bir araya getirilmişolan, bir bütün oluşturan. * Politik çıkarlarısebebiyle birlik kuran devletler topluluğu. * İçine resim veya yazıkâğıtlarıkonulan karton kap. * Birbirine bitişik büyük yapılar. * Voleybolda, file üstünde karşı oyuncunun topu sert vururken, önünde iki veya üç kişinin elleri ile oluşturduklarıperde. |
Kategoriler