büyütüş | * Büyütmek işi veya biçimi. |
büyüye kapılmak (veya tutulmak) | * yapılan büyünün etkisinde kalmak, bir şeyin o kimsenin çekiciliğinden kurtulamamak. |
büyüyüş | * Büyümek işi veya biçimi. |
büz | * Künk. |
büzdürme | * Büzdürmek işi. |
büzdürmek | * Büzmek. * Büzmek işini birine yaptırmak. |
büzgen | * Kasılarak vücuttaki herhangi bir deliği açan veya kapayan çember biçimindeki kasların genel adı. |
büzgü | * Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım. |
büzgüleme | * Büzgülemek işini yapmak. |
büzgülemek | * Büzgü şeklini vermek. |
büzgülü | * Büzgüsü olan, büzülerek dikilmişolan. |
büzgüsüz | * Büzgüsü olmayan. |
büzme | * Büzmek işi. * Ağzı büzülerek kapatılan (kese, torba vb.). |
büzmek | * Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanınıve hacmini küçültmek. * Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak. |
büzük | * Toplanarak büzülmüş. * Kalın bağırsağın sona erdiği yer, anüs. * Yüreklilik, cesaret. |
büzüktaş | * Kafa dengi arkadaş, kafadar. |
büzülme | * Büzülmek işi. |
büzülmek | * Büzmek işi yapılmak. * Korku, şaşkınlık, soğuk gibi etkenlerle bir kenara sinmek, bir kenara çekilmek. |
büzülüp oturmak (kalmak) | * bir kenarda çekingen bir tavırla oturmak. |
büzülüş | * Büzülmek işi veya biçimi. |
büzüşme | * Büzüşmek işi. |
büzüşmek | * Büzülerek alan hacmini küçültmek, kırışmak. |
büzüşük | * Büzülerek yüzey veya hacmi küçülmüşolan, büzüşmüş; kırışık. |
by-pass | * Bkz. baypas. |
Kategoriler