çavuşkuşugiller | * Örneği çavuşkuşu olan bir kuşfamilyası. |
çavuşüzümü | * Kabuğu ince, çekirdeği ufak, iri taneli bir tür beyaz üzüm. |
çavuşluk | * Çavuşolma durumu veya görevi. * Çavuşrütbesi. |
çay | * Çaygillerden bir ağaççık (Thea chinensis). * Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı. * Bu yaprakların haşlanması ile elde edilen güzel kokulu ve sarımtırak kırmızırenkli içecek. * Konukların çay, börek, pasta gibi içecek ve yiyeceklerle ağırlandığıtoplantı. * Müzikli toplantı. |
çay | * Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu. |
çay bahçesi | * Çay, kahve ve alkolsüz içkilerin içildiği bahçe. |
çay bardağı | * Çay içmekte kullanılan, belli biçimde cam bardak. |
çay demlemek | * Bkz. demlemek. |
çay evi | * Çay gibi içeceklerin hazırlandığıve bunların içildiği yer, çayhane. |
çay fincanı | * Genellikle porselenden yapılan, çay içmeye yarayan, kulplu fincan. |
çay kaşığı | * Kahve yaparken veya çaya toz şeker koyarken ölçek olarak kullanılan ve şekeri karıştırmaya yarayan küçük kaşık. |
çay kenarında kuyu kazmak | * elde, maksada ulaşılacak bol araç varken emek harcayarak başka yollar aramak. |
çay ocağı | * Çay pişirilen veya çay içilen yer. |
çay saati | * Çay içmek için belirlenmişsaat. |
çay servisi | * Çay dağıtımı. |
çay şekeri | * Çayıtatlandırmak için kullanılan katışeker, küp şekeri. |
çay takımı | * Çaydanlık, sütlük, şekerlik ve altıveya on iki çay fincanından oluşan takım. * Çay sunulurken kullanılan örtü ve peçetelerin hepsi. |
çay vermek | * konuklara çay ve börek, çörek, pasta gibi yiyecekler sunulan toplantı düzenlemek. |
çayan | * Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan. |
çaycı | * Çay yapıp satan kimse. * Çay yetiştiricisi. * Çay içmeye düşkün, çay tiryakisi. |
çaycılık | * Çay yapma ve satma işi. * Çay yetiştirme işi. |
çayda çıra | * Elâzığve çevresinde kına gecesi veya düğünlerde, ellerde yanan mum taşınarak oynanan türkülü bir halk oyunu veya bu oyunun müziği. |
çaydan geçip derede boğulmak | * büyük güçlükleri yenmişken önemsiz bir sebepten başarısızlığa uğramak. |
çaydanlık | * İçinde çay pişirilen kap. |
çaygiller | * İki çeneklilerden, yapraklarından çay yapılan bir bitki familyası. |
çayhane | * Çay evi. |
çayhaneci | * Çayhane işleten kimse. |
çayhanecilik | * Çayhanecinin işi veya mesleği. |
çayı görmeden paçalarısıvamak | * Bkz. dereyi görmeden paçalarısıvamak. |
çayır | * Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer. * Böyle yerde biten otlar. |
çayır güzeli | * Buğdaygillerden bir bitki çayır otu (Erogrostis major). |
çayır kuşu | * Tarla kuşu. |
çayır mantarı | * Şapkasının alt yüzü ince dilimli, yenebilen ve zehirli de olabilen mantar türlerinin ortak adı. |
çayır otu | * Çayır oluşturan çeşitli bitkilerin genel adı. * Buğdaygillerden kuru ve kireçli yerlerde yetişen küçük bir çayır otu, fleol (Phleum pratense). |
çayır peyniri | * Bir çeşit az tuzlu veya tuzsuz taze peynir. |
çayır tavuğu | * Orman tavuğugillerden, sırtı beyaz çizgili siyah ve esmer, karnısiyah bir kuş(Tympanuchus cupido). |
çayır teresi | * Turpgillerden beyaz çiçekli, yabanî bir bitki (Cardemina pratensis). |
çayır tirfili | * Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki (Trifolium pratense). |
çayır yulafı | * Buğdaygillerden, yulafa benzeyen bir kır bitkisi (Avenastrum). |
çayırlama | * Çayırlamak işi. |
çayırlamak | * Çayırlanmak. * (hayvan) Yediği çayırdan hastalanmak. |
çayırlanma | * Çayırlanmak işi. |
çayırlanmak | * (hayvan) Çayırda otlamak. |
çayırlaşma | * Çayırlaşmak işi. |
çayırlaşmak | * Çayır durumuna gelmek. |
çayırlatma | * Çayırlatmak işi. |
çayırlatmak | * Çayırlanmasını sağlamak. |
çayırlı | * Çayırı olan. |
çayırlık | * Çayırı olan yer. |
çayırmelikesi | * Erkeçsakalı, keçisakalı. |
Kategoriler