Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 21

çektirici* Tekstil imalâtında dokunmuşmalzemeyi istenilen boy ve ene göre çektiren aracıçalıştıran işçi.
çektiriş* Çektirmek işi veya biçimi.
çektirme* Çektirmek işi.
* Çektiri.
* Büyük yelken kayığı.
* Sökülebilir elbise, yemek ve salon dolaplarının tablalarını birbirine tutturmak için metal veya plâstikten
yapılmış bağlantıparçası.
* Arabaların göbek bilyalarınıçıkarmak için kullanılan araç.
çektirme ağı* Yan yana ilerleyen iki tekne tarafından çekilen genişağızlı büyük balık ağı.
çektirmek* Çekmek işini yaptırmak.
* Birinin sıkıntıçekmesine, onulmaz duruma gelmesine yol açmak.
çekül* Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmışiple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak
kullanılan bir araç, şakul.
çekyat* Gerektiğinde açılıp yatak hâline getirilebilen koltuk, kanepe.
çelebi* Görgülü, terbiyeli, olgun (kimse).
* Bay.
* Bektaşî ve Mevlevî pirlerinin en büyüklerine verilen unvan.
* Hristiyan tüccar.
çelebice* Çelebiye yakışır (biçimde), çelebi gibi.
çelebilik* Çelebi olma durumu veya çelebice davranış.
çelek* Boynuzu kırık veya eğri hayvan.
çelen* Ev saçağı.
çelenç* Sporda rekor kıranlar arasında elden ele geçen kupa ve bu kupayıkazanmak için yapılan yarışma.
çelenk* Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmışhalka.
* Kadınların başlarına taktıklarımücevher veya madenden yapılmışsorguç.
çelenk koymak* bir kimseyi anmak için mezarına veya anıtına çelenk bırakmak.
çelgi* Alna bağlanan yazma yemeni.
çeliğe su vermek* çeliği hızla soğutarak özel bir şekilde daha çok sertleşmesini sağlamak.
çelik* Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve
karbon alaşımı, pulat.
* Çelikten yapılmış.
çelik* Kısa kesilmişdal.
* Kök salmak amacıyla yere dikilen dal.
* Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları, iki tarafısivri, kısa değnek.
* Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan ağaç veya metalden yapılmışkısa değnek.
* Bir ağacıaşılamak amacıyla hazırlanmışdal.
çelik başlık* Hafif piyade silâhlarının, havan ve top mermi parçalarının etkilerine karşı başıkorumak için giyilen özel
başlık.
çelik çember* Balya, eşya, yük vb. sarılıp ambalâjlanmasında kullanılan dar, çelik şerit.
çelik çomak* Çocukların, çomakla çeliğe vurarak oynadıkları oyun.
çelik gibi* zayıf, fakat güçlü (vücut).
çelik halat* Çelikten yapılan, asma köprü ayaklarını birbirine bağlayan, tral ağınıdenizde çekmeye yarayan halat.
çelik kalemi* Her türlü metal, tahta ve taşlarıkesme, oyma ve yontma işlerinde çekiçle vurarak kullanılan, çelikten
yapılmış, keskin uçlu alet.
çelik kapı* Ana çevresi çelikten, yüzeyi ahşaptan yapılan dışkapı.
çelik kasa* Kıymetli eşyayıve parayımuhafaza etmek için çelikten yapılan kasa.
çelik macunu* Yağ, vernik, dolgu ve renk gereçlerinden hazırlanan boya astarı.
çelik metre* Üzerinde ölçü birimleri işaretlenmişküçük bir kutuya girebilen, ince çelik metalden yapılmışölçme aracı.
çelik pamuğu* Verniklenmişyüzeyleri düzeltmeye veya matlaştırmaya yarayan uzun ve keskin kenarlıçelik tel tomarı.
çelik yelek* Özel alaşım ve maddelerle kurşun geçirmeyecek biçimde yapılmışüst giysisi.
çelikhane* Çelik elde edilen fabrika.
çelikleme* Çelik dikerek ağaç yetiştirme.
çeliklemek* Çelik dikerek ağaç yetiştirmek.
çelikleşme* Çelikleşmek işi.
çelikleşmek* Çelik durumuna gelmek.
* Çelik gibi sağlam olmak.
çelikleştirme* Çelikleştirmek işi.
çelikleştirmek* Çelik durumuna getirmek.
* Güçlendirmek, güç kazandırmak.
çelikli* Çeliği olan, çelik içeren veya çelikle kaplı.
çeliksi* Çeliğe benzeyen, çeliği andıran.
çelim* Güç, kuvvet.
çelimli* Güçlü.
çelimsiz* Güçsüz, nahif.
çelimsizlik* Çelimsiz olma durumu.
çelişik* Çelişme durumunda olan, çelişmeli, mütenakız.
çelişiklik* Çelişik olma durumu.
çelişiklik ilkesi* İki çelişik önermenin hem doğru hem yanlışolamayacağı ilkesi.
çelişken* Çelişik.
çelişki* Çelişme, tenakuz.
çelişkili* Çelişme durumunda olan, çelişmeli, mütenakız.

Bir yanıt yazın