çektirici | * Tekstil imalâtında dokunmuşmalzemeyi istenilen boy ve ene göre çektiren aracıçalıştıran işçi. |
çektiriş | * Çektirmek işi veya biçimi. |
çektirme | * Çektirmek işi. * Çektiri. * Büyük yelken kayığı. * Sökülebilir elbise, yemek ve salon dolaplarının tablalarını birbirine tutturmak için metal veya plâstikten yapılmış bağlantıparçası. * Arabaların göbek bilyalarınıçıkarmak için kullanılan araç. |
çektirme ağı | * Yan yana ilerleyen iki tekne tarafından çekilen genişağızlı büyük balık ağı. |
çektirmek | * Çekmek işini yaptırmak. * Birinin sıkıntıçekmesine, onulmaz duruma gelmesine yol açmak. |
çekül | * Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmışiple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul. |
çekyat | * Gerektiğinde açılıp yatak hâline getirilebilen koltuk, kanepe. |
çelebi | * Görgülü, terbiyeli, olgun (kimse). * Bay. * Bektaşî ve Mevlevî pirlerinin en büyüklerine verilen unvan. * Hristiyan tüccar. |
çelebice | * Çelebiye yakışır (biçimde), çelebi gibi. |
çelebilik | * Çelebi olma durumu veya çelebice davranış. |
çelek | * Boynuzu kırık veya eğri hayvan. |
çelen | * Ev saçağı. |
çelenç | * Sporda rekor kıranlar arasında elden ele geçen kupa ve bu kupayıkazanmak için yapılan yarışma. |
çelenk | * Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmışhalka. * Kadınların başlarına taktıklarımücevher veya madenden yapılmışsorguç. |
çelenk koymak | * bir kimseyi anmak için mezarına veya anıtına çelenk bırakmak. |
çelgi | * Alna bağlanan yazma yemeni. |
çeliğe su vermek | * çeliği hızla soğutarak özel bir şekilde daha çok sertleşmesini sağlamak. |
çelik | * Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, pulat. * Çelikten yapılmış. |
çelik | * Kısa kesilmişdal. * Kök salmak amacıyla yere dikilen dal. * Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları, iki tarafısivri, kısa değnek. * Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan ağaç veya metalden yapılmışkısa değnek. * Bir ağacıaşılamak amacıyla hazırlanmışdal. |
çelik başlık | * Hafif piyade silâhlarının, havan ve top mermi parçalarının etkilerine karşı başıkorumak için giyilen özel başlık. |
çelik çember | * Balya, eşya, yük vb. sarılıp ambalâjlanmasında kullanılan dar, çelik şerit. |
çelik çomak | * Çocukların, çomakla çeliğe vurarak oynadıkları oyun. |
çelik gibi | * zayıf, fakat güçlü (vücut). |
çelik halat | * Çelikten yapılan, asma köprü ayaklarını birbirine bağlayan, tral ağınıdenizde çekmeye yarayan halat. |
çelik kalemi | * Her türlü metal, tahta ve taşlarıkesme, oyma ve yontma işlerinde çekiçle vurarak kullanılan, çelikten yapılmış, keskin uçlu alet. |
çelik kapı | * Ana çevresi çelikten, yüzeyi ahşaptan yapılan dışkapı. |
çelik kasa | * Kıymetli eşyayıve parayımuhafaza etmek için çelikten yapılan kasa. |
çelik macunu | * Yağ, vernik, dolgu ve renk gereçlerinden hazırlanan boya astarı. |
çelik metre | * Üzerinde ölçü birimleri işaretlenmişküçük bir kutuya girebilen, ince çelik metalden yapılmışölçme aracı. |
çelik pamuğu | * Verniklenmişyüzeyleri düzeltmeye veya matlaştırmaya yarayan uzun ve keskin kenarlıçelik tel tomarı. |
çelik yelek | * Özel alaşım ve maddelerle kurşun geçirmeyecek biçimde yapılmışüst giysisi. |
çelikhane | * Çelik elde edilen fabrika. |
çelikleme | * Çelik dikerek ağaç yetiştirme. |
çeliklemek | * Çelik dikerek ağaç yetiştirmek. |
çelikleşme | * Çelikleşmek işi. |
çelikleşmek | * Çelik durumuna gelmek. * Çelik gibi sağlam olmak. |
çelikleştirme | * Çelikleştirmek işi. |
çelikleştirmek | * Çelik durumuna getirmek. * Güçlendirmek, güç kazandırmak. |
çelikli | * Çeliği olan, çelik içeren veya çelikle kaplı. |
çeliksi | * Çeliğe benzeyen, çeliği andıran. |
çelim | * Güç, kuvvet. |
çelimli | * Güçlü. |
çelimsiz | * Güçsüz, nahif. |
çelimsizlik | * Çelimsiz olma durumu. |
çelişik | * Çelişme durumunda olan, çelişmeli, mütenakız. |
çelişiklik | * Çelişik olma durumu. |
çelişiklik ilkesi | * İki çelişik önermenin hem doğru hem yanlışolamayacağı ilkesi. |
çelişken | * Çelişik. |
çelişki | * Çelişme, tenakuz. |
çelişkili | * Çelişme durumunda olan, çelişmeli, mütenakız. |
Kategoriler